Dünyanın kendi ve güneşin etrafındaki dönüşünün oluşturduğu kozmik olayların, Kuzey ve Güney kutupları arasında oluşan 23.27 derecelik eğimle zaman ekseninde değişimlere yol açtığını, mevsimlerin ve gece gündüz arasındaki farkların da oluşmasına neden olduğunu kadim uygarlıklar çok önceden keşfetmişti. Bu en az on bin yıllık bilgiyi hala “Taktir -i İlahi” olarak gören büyük bir kitlenin var olması çok büyük bir talihsizlik.
Güneş aslında yerinde duruyor. Dönen dünya. Solstice ‘de güneşten en uzak noktaya erişecek. Orada duracak. Kim neye inanır bilemem ama ben gündönümlerinin özel günler olduğunu düşünüyorum. Bu yıl Kuzey Yarımkürenin 22 Aralık 2019, tarihinde saat 07:19 itibariyle güneşe en uzak konuma geleceği bildiriliyor.
Gri renklerin ve karanlıkların sona erdiği gün benim için. Çağlar boyunca gündönümlerinde özel kutlamalar yapılıyor. Bildiğim tek bir şey var. O da arınmak. Bücürümlerden arınmak. Gündönümlerinde bir dilek tutup denize giriyorum. Bu kış gündönümünde de öyle yaptım. Yılın tüm bücürümlerini üzerimden atıp arındım Akdeniz’in sularında.
Sümer ve Babil kültü, bu konuda en ileri düzeyde bilgilere sahipti. Güneşin, ayın ve yıldızların hareketlerine göre kurgulanan dini ritüellerin hemen hemen dünyanın her yöresinde gerçekleştiğini biliyoruz. Güneş Kuzey yarımküreden Güney yarımküreye geçerken Oğlak dönencesinde bir süre sabit kalır yani durur gibi olur.[2] Eski dilde bu olaya “Tahavvülü Şemsi”[3] ya da “Kış Solstisi” adı verilmekteydi.
Tarıma dayalı toplum yaşamının olmazsa olmazı olan güneşin hareketleri hayati değer taşımaktaydı. Hasadını yapıp bitiren, tarlalarını ve hayvanlarını bir sonraki mevsime hazırlayan Kuzey yarımküre insanlarının kış ayının başlangıcı olan bu günlerde “Erbain”[4] adı verdikleri de bilinmektedir. Kışa hazırlanan insanlar, geçmiş sezonun yorgunluğunu atmak, yeni bir döneme başlamadan önce biraz olsun eğlenmek için bir hafta süreyle tatil yaptıkları bir dönemdi bu. Erbain kutlamaları ya da Yule kutlamaları her ne ad verilirse verilsin güneşin zaferi olarak ritüelleştirilmişti. İki gün süren lodos fırtınası bazı bölgelerde neredeyse taş üstünde taş bırakmadı. Zaman zaman insanların zorlukla ayakta durduğu şiddete varan gücüyle rüzgar Yunan mitolojisinde tüm rüzgarların tanrısı Poseidon’un oğlu Aeolus’tu. Aeolus, rüzgarları adasının mağaralarında tutarmış. Rüzgarların adları da ilginçtir. Kuzeyden esen soğuk rüzgarlar Boreus yani poyraz İstanbul’un esas rüzgarıdır. Buz gibi eser. Eurus yani doğu rüzgarları kuru insanın dilini damağına yapıştıran hava getirir; söylendiğine göre cehennemden esermiş. Cennetten esen rüzgar ise Zephyrus’dur yani lodos rüzgarı. Yağış ve bereket getirirmiş. Ama iklim kriziyle birlikte tüm rüzgarlar cehennemden eser oldu. Son yıllarda bilinçli olarak katledilen doğal alanların sonucu bu.
Gündönümlerinin ayrı bir önemi olduğunu da savunanların sayısı az değil: Gnost’ik düşüncenin yayıldığı yıllarda Batı mitolojisi ve Kabala, İslam etkisindeki tasavvuf gizemlerinin ötesine geçmek isteyen bazı düşünürler, Hindu Sina ve Tantra öğretilerini birleştirerek ayrı bir solstice kültü oluşturdular.
“Saturn-gnosis” Gregor A. Gregorius tarafından fark edilip geliştirilen okült, esrarlı ve mistik kozmolojik konsepttir. Bu karmaşık sistemde, henüz başlangıcında bulunduğumuz Kova Çağı açıklanır. (Peter Joseph’in Zeitgesit belgeselinde anlattığı İsa’nın temsil ettiği Balık Çağı‘nın ardından gelecek olan yeni çağ. Maya takviminin 2012 yılına kadar sürüp bu tarihte sıfırlanması, bazılarınca yeni kova çağının başlangıcı olarak yorumlanmıştır.)”[5]
Roma İmparatorluğu beş büyük dinin resmen tanındığı ve inananlarının hoşgörüyle karşılandığı bir dünya imparatorluğuydu. İki bin yıldan daha uzun süren bu imparatorluğun kutladığı özel günlerden biri de Saturnalia bayramı idi.
Güneş kültüyle alakalı olan özel bayramlardan biri. Aralık ayının on yedisinde başlayan kutlamalar bir hafta sürerdi. Roma dininde Satürn ziraat (tarım) tanrısı olarak biliniyordu.[6] Helen kültünde ise Zeus’un babası olarak bilinen Kronos’u Romalıların Satürn diye adlandırdıkları tanrıyı onurlandırmak için düzenlenen festivalde, hoşgörü ve çılgınca eğlence esas alınırdı. Kuralların (özellikle cinsel tabuların) hiçe sayıldığı, sonsuz özgürlüğün hüküm sürdüğü yedi tam gün ve yedi tam gece. Her şeyin kaydını tutan Romalı katiplerin ve şairlerin anlattıkları akıl almaz eğlenceleri Pier Paolo Passolini bir kaç filminde kullanmıştı.
Her gece sokaklarda, tavernalarda evlerde maske (Persona) takmış kadınlı erkekli çocuklu özgürlüğün tadını çıkaran Romalılar. Pompei mozaiklerinde ve duvar resimlerinde de görülen çılgınlıkları yapmaktan çekinmezlermiş. Maske yani (persona) takmakla farklı bir kişiliğe bürünmek, bir başkasını oynamak önemsenir ve bu bayramın (Saturnalia) bir özelliği olarak kabul edilirmiş. Köleler sahiplerinin, işçiler ustalarının, mahkumlar polislerin, hayat kadınları hanımefendilerin yedi gün de olsa yerine geçerler onlar gibi davranmaya çalışırlarmış.
Aslında bu biraz da festivalin gereği olan yapma bir değişim olarak kabul edilirmiş. Hediye olarak meyveler ve içkiler revaçtaymış. Geceleri meydanlarda yakılan ateşlerin etrafında edilen danslar, yenen yemekler, içilen içkiler hep maskeler arkasına saklanan insanların yılda yedi gün de olsa göreceli özgürlüğü tattıkları günlermiş.
Flavius Valerius Aurelius Constantinus Augustus yani Büyük Konstantin[1] kendisi bir Mithra misteri olmasına rağmen Hıristiyanlığı resmi din olarak ilan etmişti. Bu da Hıristiyanlığın bir din olarak imparatorluk topraklarında yaygınlaştığının ve siyasi etkilerinin olduğuna işaret eder. Aradan geçen yıllarda özellikle de Ortaçağda Hıristiyan mezhepleri Saturnalia’yı İsa’nın doğumu olarak kurguladılar ve tarihi yirmi beş aralığa getirdiler. Noel İsa’nın doğumunun kutlandığı koyu Hıristiyan yortularına dönüşmüş oldu. Kapitalist toplum yapısının getirdiği. günümüzdeki hediye alıp verme, çam ağacı süsleme ritüelleri icat edildi.
Bütün bu değişimin dışında kalan iki din Yahudilik ve İslam gündönümleriyle ilgili olarak muhalif bir tutum aldılar. Hıristiyan kateşisizminin tüm pagan dünyada var olan “solstice kutlamaları” nı sahiplenmesi Yahudilik ve İslam dini ruhbanlarını muhalif duruma düşürdü.
——————————————————————————————
[1] Saturnalia festivali
[2] Satürn, sistemin 6. gezegenidir ve Jupiter’den sonra, 119,000 km. ekvatoryal çevresiyle en büyük 2. gezegendir.Roma mitolojisinde Satürn tarım tanrısıdır, Satürn’ün Yunan mitolojisindeki karşılığı Cronus, Uranüs ve Gaia’nın oğlu ve Zeus’un babasıdır.Satürn Tarih öncesi çağlardan beri bilinmektedir. Teleskopla ilk kez 1610’da Galileo gözlemiştir.
[3] Tahavvül:Osm. Bir durumdan başka bir duruma geçme, değişme, değişkenlik, dönüşme, dönüşüm.
[4] Kırk günlerin başlangıcı
[5] http://istanbulmizikcilari.wordpress.com/2011/01/11/165/
[6] Hint tanrısı satürn (Sati) kötü bir tanrı olarak bilinmektedir. Her türlü kötülüğün kaynağı olarak bilinen uğursuz bir tanrı Helen ve Roma kültlerinde farklı anlamlar taşımaktaydı.
[1] I. Konstantin veya Büyük Konstantin, Hristiyanlığı kabul eden ilk Roma imparatoru, Konstantinopolis kentinin ve Doğu Roma İmparatorluğu’nun “Büyük” lakabıyla anılan kurucusu. Doğum Tarihi :MS. 27 Şubat 272, Niş, Sırbistan Ölüm tarihi ve yeri: MS 22 Mayıs 337, Nikomedia.