Bithynia bölgesinin doğal alanlar açısından şanslı bir yer olduğunu söylemeliyiz. Yaklaşık 50 km. karelik bir alanda. Dört göl ve iki büyük şelale bulunuyor. Bölgede bulunan akarsu ve göller Düzce ovasını çok verimli bir plato haline getirmiştir. Düzce ovasını güneyden çevreleyen Elmacık Dağları ile doğudan çevreleyen Bolu Dağlarına yağan kar ve yağmur sularının birikmesi sonucu oluşan şelaleler yüksek debileriyle dikkat çekiyor. Samandere Şelalesi de Elmacık Dağının, Samandere mevkisinde doğarak, derin vadiden akarken üç büyük şelale oluşturuyor. Samandere Şelalesi, 1988 yılında Çevre ve Orman Bakanlığınca Tabiat Anıtı olarak tescil ediliyor. Yani şelale ve bulunduğu alan tabiat parkı olarak tanımlanıyor. Samandere Şelalesi, diğer üç şelale, anıt ağaçlar ve cadı kazanı tescil alanı içinde ve koruma altında bulunuyor. Bu tanımlara ayrıca değinmek gerekiyor ama bölgenin nasıl korunduğu konusunda ciddi şüphelerim var. Samandere Türkiye’de “tabiat anıtı” olarak tescil edilen ilk yer olma özelliğini taşıyor. Bakanlığın web sitesindeki tarifi ise şöyle:
“Tabiat Anıtı Tanımı: Tabiat ve tabiat olaylarının meydana getirdiği özelliklere ve bilimsel değere sahip ve milli park esasları dâhilinde korunan tabiat parçalarıdır.”[1]
Şelalenin kapladığı alan yaklaşık 11 hektar olarak ölçülüyor. Şelalenin oluşturduğu Samandere Uğursuyu ile birleşerek Efteni Gölü’ne dökülüyor. Efteni gölü gideri Büyük Melen suyu ile birleşerek Akçakoca sınırları içerisinden Karadeniz’e dökülmektedir. Şelaleye giden yol Samandere’ye paralel olarak uzanıyor, Samandere köyünde son buluyor. Samandere boyunca asırlık çınar ağaçlarının yarattığı kanyon görülmeye değer. Doğa grupları araçlarından bir iki kilometre önce inerek dere içinden şelaleye kadar olan yolu yürüyorlar.
İki yanı ulu çınar ağaçlarıyla kaplı bu muhteşem dere kenarında yürümek derenin akışını dinlemek şehir insanları için terapi niteliğinde. Samandere vadisi boyunca uzanan bu çınar ormanı en az bin yıllık olmalı. Kalın gövdeli ve boylu bir ağaç olması nedeniyle de halk tarafından çok sevilen ve folklorik değişlere de konu olan bir ağaç. Çınar altında içilen çaylar, kahvelerin tadı ise tarif edilemez her halde. Dere boylarının değişmez ağacıdır çınar. Kelime Farsça’dan alınmış. ‘Çenar’. Türkçesinin olmadığını biliyoruz. Farsça kelime Türkçeye “çınar”olarak yerleşiyor.
Anadolu’da görülen çınar ağaçları “ Platanus Orientalis” adı verilen Doğu Çınarı’dır. Genellikle tek tohumlu oluyorlar. Gövde kabukları da soyulan cinsten. Bu kabukları çeşitli doğal ilaç yapımında kullanan şifacılar var. Kuzey yarımkürede hemen hemen her ekosistemde çınar türü görülüyormuş. Türleri var. Antik çağda felsefecilerin çokça referans verdiği bir ağaç çınar. Örneğin Platon. Yazmış olduğu diyaloglarda çınar ağacı metaforu kullanmıştır. Yunanca söylenişiyle ( Πλάτανος) plátanos. İngilizcede “plane” olarak biliniyor. Almanca Flugzeug, Fransızca ise “avion” .
Bizim reaya maalesef faunayı ve animayı tanımak istemiyorlar. Onlara zor ve anlamsız geliyor. Platon’un diyaloglarında olduğu gibi bir ağaçtan hiçbir bilgi edinemeyeceklerine inanıyorlar. Hiç unutmuyorum Antalya’da Sütcüler, Yazılıkaya Kanyonunda kral yolu yürüyüşü sırasında Göksu Çayı’nın iki yanında bulunan ulu çınar ağaçlarını Serikli yerel rehber kavak ağaçları olarak tanımlamıştı. Kimseden ses çıkmayınca ben de susmuştum. Toros Yörüklerinin ‘ Kavak’ olarak adlandırdığı çınar ağacı Osmanlı Devleti’nin de sembolüdür. Bu ağaç sulak alanları sever, geniş yapraklıdır. Hızlı büyür, görkemli bir ağaçtır. Uzun ömürlüdür. Bu nedenle de gerek dünya mitolojisinde gerekse de edebiyatında çınar ağacı sık sık konu edilir. Sıcak yaz günlerinde çınar ağacı gölgesine sığınan insanların yaşamında önemli bir yer tutar.
Ağaçlar, çiçekler ve böcekler konusunda daha doğrusu doğa hakkında bilgiler yerine daha farklı alanlarda eğitim veriliyor. Kimileri için her çiçek gül, her ağaç kavak ya da çam. Oysa Anadolu’nun çok zengin bir ağaç çeşitliliği söz konusu. Kayın, Sedir, Ardıç, Huş, Çınar, Ihlamur, Kestane, vb. Yaklaşık 12 binden fazla bitki türünün bulunduğu bu coğrafyada eğitim alanında bu türlerle ilgili çok az ders veriliyor. Eğitim sisteminin insan yaşamında çok önemli bir yer tutan bitkileri çok az konu edinmesi nasıl izah edilebilir?
Samandere boyunca çınar ağaçlarının sararmış yapraklarının dere içinde yüzerken fotoğraflarını çektim. Ulu ağaçlar yaşlandıkça içleri boşalıyor ama yaşamaya devam ediyorlar. Çoğu anıt ağaç görünümünde. Belki bin belki de iki bin yaşında olanlar var. Dereyi takip ederek şelalenin bulunduğu TP’na geliyoruz. Buraya birkaç yıl önce bir doğa grubuyla gelmiştim. İstanbul’dan günübirlik Samandere-Efteni rotasını yürümüştük. Şelalelerin bulunduğu alan demir ve beton karışımı yürüme yollarıyla güvenceye alınmıştı. Bizim geldiğimiz zaman şelalenin kaynağına tırmanmıştık. O çıkışı da kapatmışlar. Sadece belirli bir alanda kalınması isteniyor anlaşılan. Bizimle birlikte gelen 4-5 kara çarşaflı Arapça konuşan kadın, kara sakallı terlikli Arapça konuşan bir erkek ve birkaç çift vardı. Arapça konuşan erkek elindeki telefonla video kaydediyor aynı anda biriyle de yüksek sesle Arapça konuşuyordu. Sonra kapalı alanın demir parmaklıklarından atlayıp şelalenin kaynağına doğru yürüdü. Bazı bölgeleri tümüyle kapatmışlardı. Örneğin büyük cadı kazanına inen merdivenler kapalıydı. Asma kilit takmışlardı. Burayı sanırım üçüncü şahıslar işletiyor. Geçen geldiğimde bilet kesen kadın aynı kadındı. Fotoğraf çekimi için uygun bir yer değil Samandere şelalesi. Işık yeterli değil. Uzun pozlama yapmak ve cadı kazanlarını fotoğraflamak için çok uğraşmak lazım. Şelalenin doğduğu tepelere doğru tırmanabilseydik belki daha değişik fotoğraflar çekebilirdim. Çaresiz ziyaretimizi kısa kesip dere boyunda fotoğraf aramaya karar veriyorum. Dere boyunda küçük şelaleler, tahta köprüler var. Balık tutan birkaç kişi gördük. Derede kırmızı benekli alabalık varmış ama tutmak yasakmış. Peki sen ne balığı tutuyorsun diye soracaktım ama cevabını bildiğim için vaz geçtim. Bu kaçak avcıların çok saldırgan olduklarını Fırtına Deresinden biliyorum. Sessizce onu kendi haline bırakıp yolumuza devam ediyoruz.
[1] https://archive.md/20190521113332/http://www.milliparklar.gov.tr/korunan-alanlar/ta#selection-603.2-576.5