Pisidia bölgesini sık sık ziyaret ederim. Özellikle sıcak yaz günlerinde Pamphyllia ve Lykia bölgelerindeki ağır nemli havadan kaçıp Pisidia platosunun serin havasına çıkmak binlerce yıldır bu bölge insanlarının yaşam tarzı olmuş. Kilikya (Taşeli) platosu, Gembos Vadisi, Eynif vadisi, Anamas vadisi ve Gembos Polyesi (ovası), Göller Bölgesi ‘nin Sultan Dağları ya da Erenler Dağı gibi adlar verilen Batı Toroslar olarak adlandırılan iki bin metre yükseklikten başlayan Anamas dağlarının Beyşehir Gölüne bakan tarafında yer alıyor. Platoda bir çok verimli polye (ova) var.
Gembos polyesi Beyşehir Gölü’ne çok yakın. Burada geniş çapta tarım yapılıyor. Her türlü sebze, meyve ekilip biçiliyor. Domates, salatalık, biber, kabak, patlıcan ve çilekleri çok lezzetli. Tarla sahipleri işçi olarak çalıştırdıkları Suriyeli ailelerin konaklaması için çadırlar kurdurmuşlar. Mavi ve beyaz çadırlar. Anlaşılan Suriyelilere istihdam sağlayıp bir de teşvik ya da vergi indirimi alıyorlar. Civar kentlere özellikle de metropollere yoğun bir kamyon trafiği var. Eski çağlarda olduğu gibi bu ovalar kentlerde yaşayan insanların ihtiyacını karşılıyor.
Eynif Polyesi (ovası) öte yandan tümüyle boş. Ekme biçme de yok. Polye’nin kime ait olduğu konusu ihtilaflıymış. Bir türlü çözülemeyen bir ihtilaf. Ormana ve Başlar köyleri arasında yıllardır süren bir ihtilaf. . Bana anlatıldığı kadarıyla Osmanlı döneminde Ormana beyi/ağası hayvanlarına çobanlık etmek üzere uzak diyarlardan beş doğulu aile getirtiyor. Bunlara “Beşler” adı veriliyor. Bu beş kıl çadır polyede mevsimlik işçi sıfatıyla yıllar boyunca kar yağana kadar polyede kalıyorlar. Sonra memleketlerine dönüyorlar. Baharda tekrar geliyorlar. Gel zaman git zaman beş ailenin temsilcisi bu “git gel” yerine Ormana beyinden polyede yerleşmek üzere toprak istiyorlar. Bey de bunu mantıklı buluyor ve bugün Başlar köyünün bulunduğu araziye yerleşmelerine izin veriyor. Zamanla beş aile oluyor on beş aile ve “beşler” oluyor “Başlar”. Başlar köyü cumhuriyetin kuruluşu ile oturdukları topraklarda hak talep ediyorlar. Devlet burayı “mera” statüsüne çıkarıyor. Böylelikle Ormana ve Başlar köylüleri arasındaki husumet büyüyor ve kan davasına dönüşüyor. Birileri ölüyor. En son 2003 yılında Başlar köyü tetikçilerinin Ormanalı bir genci öldürdüklerini anlatılıyor. Göründüğü kadarıyla yeni Konya Antalya karayolu tam da Başlar köyü kıyısından geçiyor. Bu da polyenin önemli bir bölümünün yok olduğu anlamına geliyor. Ovayı ikiye bölen yol aslında polyenin eko dengesini de bozuyor. Yol trafiğe açıldığında bu güzelim ovanın ne hal alacağını düşünmek bile istemiyorum. Tüm polye büyük bir olasılıkla Antalyalı ve Konyalı mangalcılar tarafından istila edilip çöplüğe dönüşecek.
Polyede büyük ve küçükbaş hayvancılık yapılıyor; bir de yılkı atları var. Polyeyi çevreleyen dağlarda çam, ardıç, sedir, köknar, ladin ve meşe ağaçları göze çarpıyor. Yöredeki dağlık sahalarda kıl keçilerinin otlatılması ve aşırı derecede ağaç kesimi sebebiyle ormanlar büyük ölçüde tahrip olmuş. Hatta yöredeki çobanların ormanlık sahalardaki fidanları, kıl keçilerinin yapraklarını yemesi için bizzat kestiklerini bir çok yerde gördüm. Bu bölgede çobanlar ağaçları baltayla katledip yaprakları hayvanlara yedirmeyi marifet sayıyor. Kaçak yakacak odun kesimi yapan köylüler ve çobanlar yeşil ve orman düşmanı. Zaten orman örtüsü büyük çapta yok olmuş durumda.
Polye idari olarak Antalya ili ilçesi sınırları içerisinde yer alıyor. Kuzeyde Gembos, doğuda Sobuca polyeleri, güneydoğu, güney ve batıda Melas (Manavgat) Irmağı, kuzeybatısında ise Euromedon (Köprü Çayı) havzaları ile çevrelenmekte.
Eynif Polyesi’ni çevreleyen dağların adlarını pek bilen yok. Ama herkes bir ad yakıştırıyor. Bilmiyorum diyeni henüz görmedim. Araştırma görevlisi Dr. Halil Kurt’un[1] bir makalesine gönderme yaparak polyenin kuzeyinde Melik Dağı (Çeşgar T. 2288 m.), doğusunda Maymulca (1764 m.), Düş Dağı (1573 m.), Kavanoz Dağı (1695 m.), Kaklık Dağı (1431 m.), Aktepe (1757 m.) ve Karıncalı dağları ile çevrelenmektedir. Güneyde Pilav Dağı ve Kurtgediği T. (1538 m.), batısında Akdağ (1984 m.), Gicivikli (1871 m.) ve Kaklık Dağı (1870 m.) Eynif Polyesi ile Manavgat Irmağı Havzası arasında kabaca kuzey-güney doğrultusunda sıralanmaktadır. Polye tabanının ortalama yükseltisi ise 950 m.
Şeytan Dağı adı verilen dağdan doğan Melas (Manavgat) ırmağı 93 km. uzunluğunda; bölgenin en önemli doğal aktörü. Saniyede yüz metreküpe yakın su akışı olan Melas, kim bilir belki de antik çağda iki yüz metreküp akışla Antik Side’ye hayat veriyordu.“Melas” adından sonra “Şahap” adını alan nehrin bugünkü adı Manavgat Çayı.
Manavgat üzerinde bugün iki adet HES bulunmaktadır. Oymapınar ve Manavgat barajları. Oymapınar baraj gölü Manavgat İbradı Ormana dağ yolundan giderken kuş bakışı görünmektedir. Bu baraj gölünün çevrede nasıl bir ekolojik tahribat yaptığıyla ilgili henüz bir çalışmaya rastlamadım. Bu bölgede dağlık arazi olduğundan ötürü her halde fazla bir nüfus yoğunluğu yok.
Bugün Akseki platosu olarak bilinen eski adıyla Pisidia’nın merkezinde sadece düğme evleriyle değil tüm interlandıyla gerek fotoğraf gerekse de trekking için çok uygun alanlar var. Yaylalar henüz bakir. Ancak yürüyerek ulaşılabiliyor.
Ormana.
Eski adıyla Erymna MÖ. iki bin yıllarından itibaren yerleşim gören bir Pisidia kenti. Bugün kentten geriye ne kaldığını tam olarak bilmiyoruz. Araştıran da olmamış anlaşıldığı kadarıyla. Antalya Müzesi ve Antalya Üniversitesi arkeoloji bölümü kaynak yokluğu nedeniyle yüzey araştırmaları yapamıyorlar. İbradi belediyesi de konuya ilgisiz. Çıplak gözle görülen birkaç şey var. Kentin büyük bir bölümünün toprak altında kaldığı düşünülüyor. Akropol tepesi yerinde duruyor. Gidip gördüm. Akropolün kamusal binalarının yerinde yeller esiyor. Kale surlarını oluşturan kayalar etrafa dağılmış. Burası en azından dört beş bin nüfuslu bir kent olmalı. Tiyatrosu, Agorası, nekropol alanı belirsiz. Ormanalı Özgüven ailesi “çift oluk” çeşmesini yaptırmış. Çeşme duvarında bir kitabe ve Erymna amblemi var. Bunların dışında bazı evlerin duvarlarında sütun başlıklarına da ulaşılabiliyor. Ne yazık ki Erymna antik kenti ile ilgili çok fazla bilgimiz yok.
Ormana Active ‘den değerli dostlum Tolga Özgüven’e bölgeyi tanımamda yaptığı rehberlik için minnettarım. Babası değerli dostum Aydın Özgüven’e de acil şifalar diliyorum. Ormana ‘dan unutulmaz karelerle döndüm. Gembos vadisi her mevsim çok farklı. : Gembos ve Eynif ovaları, Yılkı atları, Antik Roma Yolu, Tolhan, Oymapınar ve daha fazlası…
[1] Dr. Halil Kurt, Marmara Coğrafya Dergisi, Sayı: 3, Cilt: 1, s. 93 -122, İstanbul, 2001