Sonbahar faslı bugün başlıyor. Yılın ikinci gündönümü. Işık ve karanlık bugün dengede. Üstüne üstlük dolunay. Işıkların hakimiyeti bugünden itibaren azalıyor ve karanlıkların gücü artıyor. Gökyüzündeki ışıkların kapısı kapanıyor. Aralık ayının yirmibirine kadar karanlıkların yayılışı sürecek. Özellikle de kuzey kutbuna doğru gidildikçe karanlıkların gücü artacak. “Tor” çekicini sallayacak, buzlar kırallığında şimşekler çakacak. Pagan takvimine göre “Mabon” dönemine giriyoruz. Babil takvimine göre “Libra” ya da “terazi” burcuna giriyoruz.
Kadim Pers geleneklerine göre ise “Mehregan ” dönemine girmiş bulunuyoruz.
Karanlık ve aydınlığın gelişimini yorumlayan kadim dinler özellikle de pers İmparatorluğu topraklarında bu sonbahar gündönümünün etimolojik gelişimi de ilginç:
- Avesta dilinde “Miora”,
- Sanskritçe “Mitra”,
- Pahlavi dilinde “Mitr”,
- Bugünkü Farsça da ise “Mehr”.
Tophane ‘de nihayet saatli bomba patladı. Oralara ilk kez geçen yıl eski Tütün Deposu’nunda yapılan bir sanat faaliyeti için gitmiştim. Sokaklarda yürürken tedirgin olmamak elde değil. Heterotopya’nın anlamını arayanlar orada bulabilir. İstanbul’un eski ahalisinin taş ve sopalarla kovulduğu o günlerde yok pahasına alarak ya da nasıl elde ettilerse yerleştikleri evlere bir çivi bile çakmaya üşenen mahalleli yeniden sopaları ele almış. Kendilerine aykırı gelen hiç anlamadıkları bir sosyal faaliyeti kaba güçle durdurma cesaretini gösteriyorlar. Bu hakkı kendilerinde görebilen bir grup. Sokakta içki içilmesini protesto etmek için sopalarla saldırıyorlar. kanunu ellerine alıyorlar. Tophaneli ahalinin tepkisi böyle oluyor. Linç girişimine cevaz veren bir yaklaşımla tutuklullar serbest bırakılıyor. Yaralanan insanlar, kırılan camlar, zarar gören galeri sahipleri . Sırada her halde Asmalı Mescit ve Nevizade sokakları var. Orada da sokakta içki içiliyor ya…
Karanlıklar yavaş yavaş etrafı sarıyor.
Devleti yönetenler, şiddet tekelini kendi amaçları doğrultusunda kullanmayı sürdürüyorlar.
Kim ilan ettiyse , 2010 kültür başkenti ilan edilen İstanbul’da bireysel hak ve özgürlüklerimizin giderek eli sopalı “muhafazakar halk” a teslim ediliyor olması çok zor bir döneme girildiğinin işareti galiba.