Eğer Adonis’le Attis benzer gizemlerde karşımıza çıkıyorsa Kybele ile Sybilla da benzer tanrıçalar olarak değerlendirilmeli midir? Mater kültünün her özelliğini taşıyan Kybele’nin kâhin rahibe Sybill ile ne gibi bir benzerliği olabilir ki? Biri tanrıça diğeri gizli güçlere sahip bir rahibe. Tek ortak özellikleri kadın olmaları. Burada diller arası telaffuz-söyleyiş farklılıklarından oluşan bir anomali denebilir mi? Tanrıça Kybele batı dillerinde “Cybele “ olarak yazıldığı için kafa karışıklığı yaratmış olabilir mi?
Kafa karışıklığı mı yoksa belge olmayışı mı? Bana göre ne tarih ne de arkeoloji belgelerden arındırılırsa ortaya başka bir şey çıkar. Yani bir hikaye, bir söylence daha doğrusu bir mit.
Bu yılın başında henüz pandemi günleri başlamadan önce bir fotoğraf grubuyla Pergamon antik kentini fotoğraflamaya gitmiştik. Bilindiği gibi Bergama denince hemen Berlin Müzesine kaçırılan (satılan) “Zeus Altar’ı” akla geliyor. Yani Hellen tanrı ve tanrıçalarının tapınaklarının bulunduğu antik coğrafya. Benim çekmek istediğim ise o Anadolu’nun en dik basamaklarına sahip olan antik tiyatronun fotoğrafını çekmekti. Öyle de yaptım. Çeşitli açılardan tiyatronun bol bol fotoğrafını çektim. Pergamon antik kentinde Helenizm ve kamu binalarının ötesinde Kybele tapınağı bulunduğunu da sonradan öğrendim. Antikçağ yazarı Strabon’un eserlerinde işaret ettiği Aspordane dağının anası acaba kimdi?
C. Schuchhardt’ın 1887 yılında bölgede yaptığı arkeolojik yüzey araştırması Meter Aspordene kültünün ortaya çıkmasında önemli bir rol oynuyor. Fotoğraflara bakıyorum. Aspordane Dağı bugünkü Yunt Dağı. Denizden bin metre yükseklikte bir kaya bloğuna yaslanan Klasik bir Kybele açık hava tapınağı.
Kayanın yüzeyinde tanrıça heykeli ve adaklar için nişler göze çarpıyor. Açıklamalardan okuyorum. Dönemin Pergamon kralı Philetairos tarafından inşa edilen bir Meter Basileia tapınağı. Yıl, MÖ. 281. Bölgede etkin olan Meter Aspordane kültü MÖ. 6. asıra tarihleniyor. Peki nasıl oluyor da bu tapınak Pergamon kentinden bu kadar uzağa yapılıyor?
Neden kentin içinde değil?
Bu soruların cevabını vermek kolay değil. Her şeyden önce elimizde arkeolojik veriler bu soruları cevaplamaya yeterli değil. Bölgede yapılan kazılarda elde edilen bulgular buranın bir dağ tanrıçasının tapınağı olduğunu gösteriyor.
Meter Aspordane kültü de zaten bu dağın anası olan tanrıçaya ithaf edilen bu tapınakla tescilleniyor. Frigya bölgesinde yaptığım incelemelerde buna benzer açık hava tapınakları görmüştüm. Anadolu’nun hemen hemen her yerinde Meter yani Ana kültünün izlerini bulmak mümkündür.
Türkçe’de de yaygın bir isim olarak kullanılan “Sibel” etimolojik bağlarla bir yerlere bağlanır mı? Türkçe açıklamalarda tutucu halk kesimi Sibel’in bir kadın ismi olduğu ve yağmur damları ya da buğday başağı anlamına geldiğini ifade ederken , toplumun laik kısmının bunun bir tanrıça adı olduğu algısına sahip olduğunu söylemek gerekir. İsimler konusunda halk arasında belirli hassasiyetlerin var olduğunu biliyoruz. Özellikle toplumdaki tutucu İslami kesim İslam dininde geçen yaygın adlar seçerken laik kesim daha geniş bir perspektiften bakarak mitolojik isimler seçebilmektedir.
Sibel isminin diğer dillerdeki anlamlarına bkmaya çalışalım:
İngilizce “Sibyl”, Fransızca “sibile”, Latince “sibylla”, Yunanca “sibulla”. Kelimenin yazılı olarak ilk görüldüğü yer , Heraklitus’un MÖ. 5. asıra tarihlenen anlatımı. Heraklitus, “Tanrının dudaklarıyla konuşan kadın Sibulla” diye Delphi kahinesini anlatıyor.
Tanrıçaya adanan Sybl rahibelerinin görev yaptığı kehanet merkezleri zaman içerisinde yayılmaya başlıyor. Kybele ile başlayan tanrıça kültü Sybl kültü, kahin rahibe kültü olarak yayılıyor. Doğudan batıya güneye ve kuzeye kadar geniş topraklara ulaşması yıllar sürüyor ama ulaşıyor. Eldeki arkeolojik ve nümüsmatik verilere göre en tanınmışı Yunansitan’daki, Delphi tapınağı. Apollon tapınağı. Bugünkü Libya, Eritre, Heliopolis, Pergamon, Heraklia, Cumareia, Didima, Heraklia, Efesus, vb. gibi bir çok kentin kehanet merkezleri ve Sibyl’ leri var. Yani tanrının dudaklarıyla konuşan kahineler.
Sibyl kelime anlamı olarak eski “kadın peygamber”lere verilen bir ad olarak karşımıza çıkıyor. O vakit “sibel” kelime anlamı olarak “kadın Peygamber” yerine kullanılıyor olmalıydı. Tanrının sözlerini o duyuyor ve ne duyduysa size aktarıyor.
Tek tanrılı dinlerin kurucuları kadının bu rolünü kabul etmekte zorlanıyor olsalar da geniş halk kitlelerinin tanrıça inanışına karşı çıkmayı göze alamıyorlar. Anlaşıldığı kadarıyla tanrıça kültleri Anadolu’nun hemen hemen her yerinde görülüyor.
Tarihsel perspektif göz önüne alındığında tanrıça kültleri binlerce yıllık bir geçmişe sahip. Kadınların, “elçi”, “söz/logos” “peygamber” ya da Nebi olarak kabul gördüğü ilkçağda tek tanrılı dinlere geçişte örneğin Yahudilerin kutsal kitabında kırk dokuz erkek, yedi kadın peygambere yer veriliyor. Yahudi ve Hıristiyan teoloji bu konuya daha ılımlı yaklaşırken örneğin mezhepler arasında görüş aykırılığı olduğunu da söylemek gerekir.
Bu bağlamda kadın peygamberlere verilen ad “Nebi’ah” olarak ortaya çıkıyor. Aynı şekilde Hıristiyanlığın kutsal kitaplarında da “Eski Ahit” de ise beş kadın peygamberden söz ediliyor. İslam dinine baktığımızda kadınların asla peygamberlik yapamayacak “eksik” varlıklar olduğu söyleniyor. Erkekleri kadınlardan üstün tutan İslam dini ciddi bir ayırımcılık yapıyor. Nebi ya da peygamber tanrının insanlara ulaştırmak istediği sözleri aktarıyorlarsa soru cevaplanmış oluyor. Doğal olarak bu sorunun cevabını teologlar vermeli. Burada benim yaptığım kısa araştırmadan çıkan sonuç bu.
Özetle paganizm ve tanrıçalar dönemi yaklaşık iki bin yıl süren bir süreç içinde etkisini kaybediyor. Bu ayrı bir araştırma konusu. Anadolu tanrıçaların diyarı olarak bir çok gizem saklıyor. Kybele gizemleri sadece bir tanesi. Büyük bir olasılıkla arkeolojik kazıların ilerleme hızına paralel olarak yeni bulgular ortaya çıkacaktır.
Kaynaklar :
- ÜRETEN HÜSEYİN, Mamurt Kale’de Meter Aspordane Kültü, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi, 46, 1 (2006) 211-222
- ÖZMEN SEHER SELİN , Anadolu’da Ana Tanrıça Kültü, Humanitas, 2016; 4(7): 381-397 http://humanitas.nku.edu.tr, ISSN: 2147-088X
- ALLEN, R.E. (1983). The Attalid Kingdom: A Constitutional History,
CONZE, A., P.Schazmann (1911). Mamurt-Kaleh: Ein Tempel der Göttermutter unweit Pergamon, Berlin.
- ÇAPAR, Ömer. (1979a). “Anadolu’da Kybele Tapınımı”. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Dergisi. XXIX, 191–210.
- ÇAPAR, Ömer. (1979b). “Roma Tarihinde Manga Mater (Kybele) Tapınımı”. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Dergisi. XXIX, 167–190.
- DÖRPFELD, W., P.Jacobtstal, P.Schazmann. (1908). “Die Arbeiten zu Pergamon, 1906–1907”. Mitteilungen des Deutschen Archaologischen Instituts. XXXIII.
- GRİMAL, Pierre. (1997). Mitoloji Sözlüğü: Yunan ve Roma, (Çev.Sevgi Tamgüç). İstanbul.
- HANSEN, E.V. (1972).The Attalids of Pergamon. Cornell.
- OHLEMUTZ, E. (1968). Die Kulte und Heiligtümer der Götter in Pergamon. Darmstadt.
- RADT, W. (2002). Pergamon: Antik Bir Kentin Tarihi ve Yapıları. (Çev.Suzan Tamer). İstanbul.
- STRABON. (1952). Geographica. (Ed. E.H. Warmington). London.
- STRABON. (1999). Antik Anadolu Coğrafyası (=Geographika: XII-XIIIXIV). (Çev. Adnan Pekman). İstanbul.