Anadolu ismini ilk kez Bizans imparatoru Konstantin Parfiro Genitos’un Hellence “Anatolia” güneşin doğduğu yer anlamında kullandığı söylenir. Bu İmparator MS.9. asırın sonlarında tahta çıkmıştır. Roma imparatorluğunun zayıflamaya başladığı yıllar. Küçük Asya (Asia Minor) olarak kullanılan coğrafi terim saha sonra Türkçe dilinde Anadolu olarak söylenmeye başlamıştır.
Tanrıçalar ve tanrıların “gizem”leri vardır. Yani aklın ermediği, ancak inançla anlaşılabilen İngilizce “ Mystery” diye adlandırılan hikayeler.[1] Kybele’nin birinci gizemi bir göktaşıdır. Simsiyah olan bu taş Ana Tanrıçanın simgesi sayılarak, düştüğü yerde bir Ana Tanrıça Tapınağı kurulur. Sivrihisar yakınlarındaki bu yer, Frigya Krallığı döneminde dünyanın merkezi sayılıp, “Pessinus” adıyla Ana Tanrıçanın kült merkezi haline getirilir. Bilindiği gibi göktaşı simgesi bir çok inançta “tanrısal” olarak kabul edilerek tapınımlarda önemli bir sembol olarak kullanılmıştır.
Romalılar, Pön savaşları sırasında yenilgilerine son verebilmek için Sybil rahibelerine danışmışlar ve yapılan kehanet ve anlaşma üzerine Kartaca’ya karşı olan savaşı kazanabilmek için bu taşı (Kybele tapınağındaki göktaşını) MÖ 204 yılında Roma’ya götürmüşler ve bunu Kybele, Magna Mater (Ulu ana) diye adlandırarak imparatorluğun beşinci dini olarak kabul edilmesini sağlarlar. Antik çağın “Pythia” yani “Sibyl” kehanetin tanrıçası MÖ. 1200 yılından MS. 400 yıllarına kadar geçen bin altı yüz yıl süresince Apollon tapınaklarında Sibyl adı verilen rahibeler kehanetlerde bulunmuşlardır. Bu kehanetler kitaplar halinde saklanmış ve bunlara “Sibyl Kitapları” adı verilmiştir. Mistik güçler atfedilen bu kitaplarla ilgili bir çok rivayet vardır.
En yaygın rivayete göre bugünkü İtalya’nın Napoli yakınlarında bulunan kehanet merkezi olan Cumae[2]’nın Sibylla’sı, Yedinci Roma Kralı Tarquinus Superbus’a “Sibylla Kitapları” adlı kehanetleri satmayı teklif eder. Kral kehanet kitapları için istenen fiyatı pahalı bulur ve almayı reddeder. Sybilla , dokuz ciltten 3’ünü yakar ve aynı paraya Altı cildi satmayı önerir. Tarquinus Superbus, bu teklifi de reddedince Sybilla 3 cildi daha yakar. Şaşkın kral, kendisinden 9 cilt için istenen bedeli ödeyerek kalan 3 cildi satın atmak zorunda kalır. Kitaplar Caputalium tepesindeki özel Apollon tapınağına saklanır. Romalı yöneticiler, ne zaman başları sıkışsa Caputalium Tepesindeki Apollon Tapınağı’nda saklanan kitaplara başvurur ve kehanetlerden medet umarlarmış. Bunun böyle olup olmadığını da pek bilmiyoruz aslında nihayetinde bu da bir söylence.
Ana Tanrıçanın Anadolu’daki kült merkezleri başta “Pessinus” olmak üzere Zela, Sardes, İda (kaz) dağı, Hierapolis, Kyzikos (Erdek), Selene (Kelainai, Dinar) idi. Her yıl Mart ayının yirmi birinde bu kült merkezlerinde Kybele adına şenlikler düzenlenirmiş. Bu şenlikler doğal olarak güneş ve ayın döngülerine göre zamanlanıyor olmalıydı.
Kybele tapınımı konusunda çeşitli rivayetler var. Gizemlerin ilki tapınağa rahip olarak alınacak olan adayların bir törenle kendilerini hadım etmeleri metaforudur. Bu ritüelin “Kybele Gizemi” adını vereceğimiz sembolik bir tapınım biçimi olduğu da akılda tutulmalıdır. Özellikle çok ses çıkaran vurmalı ve nefesli çalgılardan oluşan büyük bir orkestranın yeni göğü inlettiği törenlerin sonunda erkek rahip adayları ellerindeki oraklarla cinsel organlarını keserler miydi yoksa boya mı kullanılırdı ,yoksa cinsel organlarının küçük bir parçasını mı keserlerdi söylemek zor. Elde belge yok. Bazı araştırmacılar bu törenlerde boğa kanının kullanıldığını ileri sürmüşlerdir. Belki doğrudur belki değildir. Nihayetinde bu her yıl aynı gün, bahar ayının başlangıcında tekrar edilen bir törendir. (21 Mart). Bir gizemdir. Attis’in kendini hadım etme gizemi. Tören sonunda yapılan bu işlemin başlangıcı ise tanrıçanın bir çobana Attis ‘e aşık olmasıyla alakalıdır. Attis çok yakışıklıdır. Tanrıçaları kendine aşık edecek kadar yakışıklıdır. Bu şenlikler esnasında “Kybele tapınağının rahipleri erkeklik organlarını keserek, akan kanla birlikte bereket ve canlılığın toprağa yani doğaya geçmesine aracı olurlardı. Bu törenin Adonis ya da Oziris gizemlerine benzediğini kolayca söylemek mümkündür. Aslında Sümer mitolojisi ve gizemleri ile de benzerlikler gösterir. Bu gizemde de İanna’da Adonis’de, Cers’de ve diğer gizemlerde olduğu gibi baharın yeniden doğuş olduğu ve Attis’in kanıyla doğanın yeniden canlandığı anlatılmaktadır.
Eğer Adonis’le Attis benzer gizemlerde karşımıza çıkıyorsa Kybele ile Sybilla da benzer tanrıçalar mıdır? Mater kültünün her özelliğini taşıyan Kybele’nin kahin rahibe Sybill olmadığını söyleyebilir miyiz? Aslında söyleyemeyiz. Çünkü iki farklı kişiden söz ediyoruz. Tanrıça Kybele batı dillerinde “Cybele “ olarak yazıldığı için kafa karışıklığı yaratmış olabilir.
[1] Gizem: aklın erişemediği ve dolayısıyla mantığa, akla uygun bir açıklaması yapılamayan, ne olduğu çözülemeyen, insana kapalı, saklı kalan şey, doğaüstü inanç doğruları.
[2] Napoli yakınlarında bulunan bir kehanet merkezi.