web analytics

“Muhteşem Sangarios”

İstanbul’dan yaklaşık 200 kilometre uzakta bulunan Acarlar Longoz Ormanlarında keşif yapma fikrini uzun bir süredir kafamda gezdiriyordum. İstanbul’da oturmanın en büyük sorunlarından biri de doğal alanlara yani dağlara, platolara ve göllere en az 2 saatlik yoğun trafikte bir otomobil yolculuğundan sonra ulaşılması. Her geçen yıl artan nüfus ve araç sayısı da ulaşımı kolaylaştırmıyor. Yıllar önce Karasu’ya  Sakarya nehrinin denize döküldüğü yerdeki balık lokantalarından birine gittiğimi hayal meyal hatırlıyorum. Sanırım bir dostun nişan davetiydi. Sakarya nehrinin sakin sakin denizle buluştuğu o nokta beni çok etkilemişti.

Şimdi yıllar sonra Karasu’ya başka bir amaçla  gidip keşif yapacaktım. Acarlar Longoz Ormanları’nın keşfi için.  ”Longoz “ kelimesini ilk kez bir doğa yürüyüş  grubuyla gittiğimiz İğneada seyahatim öncesinde duymuştum. Coğrafi bir terim esasında.

Kavramın kök olarak Rumcadan ( lóngos λόγγος) Türkçeye geçtiği tahmin ediliyor. Kavramın etimolojisine Nişanyan sözlüğünden bakmıştım.[1] Bir çeşit orman ekosistemi olan longozlar ‘subasar ormanlar’ olarak da tanımlanıyor. Denize doğru akan derelerin getirdiği kumulların (alivyonların) birikerek kıyıda set oluşturması ve dere ağzını kapatması sonucu akarsuyun geriye doğru taşarak  ormanlık alanda  oluşturduğu irili ufaklı  su birikintileri de denebilir.  

Longoz ormanlarında suyu seven bitkiler   dişbudak, kızılağaç gibi ağaç türleri, göl soğanı, su menekşesi, nilüfer gibi bitkiler, kurbağa ve balık türleri doğal olarak avcılar kara leylek,  balıkçıl gibi kuşlardır. İğneada (Kırklareli), Acarlar (Sakarya) ve Sarıkum (Sinop), Kızılırmak Deltası’nda da (Samsun) longoz niteliğine sahip ormanların kalıntıları görülüyormuş.

Acarlar Longozu konusunda seyahat öncesi biraz bilgi topladım. Sonra da bu bilgileri seyahat dönüşümde yeniden gözden geçirdim.  

“Acarlar longozu, İğneada Longozunun ardından Türkiye’nin ikinci büyük longoz (su basar) ormanıdır. Genişliği 250-1250 m, uzunluğu 7,5 km’dir. Longozun çevresi bütünüyle dişbudak ormanlarıyla çevrilidir ve bu ağaçlar yer yer gölün bataklık kesimlerine sokulmaktadır. Buralarda sülün, çulluk ve yaban ördeği gibi hayvanlar yaşamakta ve tatlı su balığı avcılığı yapılmaktadır. Longozdan çıkan balık türleri; yayın, kızıl kanat, sazan, turna, oklama denilen bunların dışında birçok balık çeşidi vardır. Acarlar longozu 243 kuş türüne ev sahipliği yapar. Ayrıca Su menekşesi (Hottonia palustris) yurdumuzda endemik bir tür olarak yalnızca Acarlar Longozunda bulunur.[2] 

 Yoğun bir araç trafiğinin olduğu yollarda trafik canavarları dolu. İnsanı şaşkına çeviren manevralarla intihar eder gibi araç kullanan sürücülerin maganda kategorinin en üst mertebelerinde olduklarını söylemeye gerek yok sanırım. Her an patlamaya hazır saatli bombalar araçlarının içinde her yana terör estiriyorlar. Uzak durmak, geçip gitmelerine izin vermek en akıllıca iş olduğu için sık sık bu tür sürücülere yol vermek zorunda kaldım. Bu da vakit kaybına sebep oluyor doğal olarak. Longoza vardığımı GPS cihazının ikazı ile öğrendim. “Hedef Sağınızda”.

Yol boyunca Sakarya nehrinin suladığı topraklarda geniş çapta tarım yapıldığını görüyorum. Fındık, üzüm, meyvecilik, sebzecilik ve daha bir çok tarım ürününün ekili olduğu tarlaların kenarlarından geçiyoruz. Her yer zümrüt yeşili. Nemli ve verimli topraklar.

Ülkenin bir çok yeri düşünüldüğünde bu bölgenin ne kadar şanslı bir bölge olduğunu söylemek mümkün. Longozun etrafı tahmin ettiğim gibi “gözleme” büfeleriyle dolu. Bunu  “gözleme turizmi” olarak adlandıracağım. Bölgedeki ve civar illerden gelen esnafın kurduğu tesislerde longozu gezmeye gelenlere yiyecek ve içecek servisi yapılıyor. Ücretler ve kalite konusunda bir yorumda bulunacak bilgiye sahip değilim. Prensip olarak bu tür tesislerin hijyen kurallarına uymadıkları gerekçesiyle yiyeceklerini tercih etmiyorum. Ama su, ayran, maden suyu gibi içecekleri ihtiyaç halinde tercih ediyorum.

Longoza girişte bir kişi 9 TL ödüyor. Sakarya Büyük Şehir Belediyesi longoz civarında peyzaj çalışması yapmış. Broşür de var. Belediye başkanının fotoğrafı ilk sayfayı boydan boya kaplıyor. Longoz ormanı hakkında teknik bilgiler veriliyor ama yetersiz. Harita veya kroki yok. Nedense bu tür broşürleri yapmayı uzmanına bırakmayıp acemice bir broşür yapmayı tercih ediyor yerel idareler. Longoz yürüyüş yolu bir yerden bir yere gidiyor ama nereye gittiğimizi bilmiyoruz.   Girişte birkaç idari bina ve yerel ürün satışı yapılan mağazalar var.  Yaklaşık 700 metrelik bir yürüyüş yolu yapılmış ama bilgi verilmiyor. Her halde bize “vahiy” gelmesi bekleniyor. Böylesine aymaz bir planlama olabilir mi? Longozun etrafını yürüme imkanı var mı bilmiyorum. Sulak alan olması itibariyle yürümek ne kadar mümkün söylemek zor. Kroki veya haritalama yapılmış mı onu da bilmiyoruz. Ama bölgeyi iyi tanıyan rehberlerin yol göstermesiyle belki de longozu daha yakından görme imkanı olabilir.[3]Böylesine bir doğa harikasının nasıl korunduğunu, sınırlarının ne olduğunu ben şahsen bilmek istiyorum. Yerel idareler gelir peşinde oldukları için bu tür meselelerle ilgilenmiyorlar. Longoz ormanları tahribatı hangi oranda bilen yok.

 Kuş gözlemcileri ve fotoğrafçıları için bir kulübeler göremedim. Oysa 200 den fazla kuş türünün barındığı bir SA burası. Örneğin Manyas kuş cennetinde bir çok yüksek bir gözlem istasyonu var. Fotoğraf ve gözlem için çok elverişli olduğunu söylemek gerekir.

Sakarya nehrinin bu bölgenin baş aktörü olduğunu söylemeye gerek yok. Sakarya Nehri, 847 metre rakımda Eskişehir, Çifteler üzerinde doğup Eskişehir, Ankara, Bilecik ve Sakarya şehirlerini geçerek Karadeniz’ne dökülür. Sakarya Nehri Eskişehir’in Çifteler ilçesi Dikmen Mahallesi mevkiinde Seydi Çayı ile Dedemözü Deresi’nin birleşmesiyle oluşur.

Her tür yaşam onun sularıyla var oluyor. Uzun yıllar boyunca nehrin taşıdığı alüvyonlar ovaları ve platoları oluşturmuş. Sakarya bölgesinde irili ufaklı nehir sularının oluşturduğu 7 göl bulunuyor. Sapanca Gölü, Poyrazlar Gölü, Taşkısığı Gölü, Küçük Akgöl, Büyük Akgöl, Acarlar Gölü, Gökçeören Gölü.

Sakarya il topraklarının yüzde 44’ü ormanlarla kaplı. Karadeniz kıyılarına bakan ormanlar longoz ormanları güneye bakan ormanlar ise kuru ormanlardan oluşmakta. Nemli yerlerde yaygın olarak kayın ve dişbudak ağacı, bunların arasında da yer yer meşe, gürgen, ıhlamur, akçaağaç, kestane yer alıyor. Kuru orman alanlarında ise sarıçam, meşe, kızılçam ve karaçam yer alıyor.

Yerel halkın subasar ormanların bataklık özelliğinden ötürü tarıma uygun olmamasını eleştirerek bataklıkların kurutulması talebi bazı siyasi çevrelerce değerlendirilmiş ve longoz ormanlarının bir bölümü suların çekildiği yaz aylarında tarım alanı olarak kullanılmış. Bu konunun sanırım incelenmesi ve longoz ormanlarının korunma statüsüne göre değerlendirilmesi sağlıklı sonuçların ortaya çıkmasına sebep olacaktır. 70’li yıllarda  tarım alanları yaratmak amacıyla birer birer sulak alanlar kurutulmaya başlaması sonucunda bugün artık Acarlar Longozu’nun %40 oranından küçülmüş olduğu bildiriliyor.  Tarımsal amaçlı arazi açılması ve yakacak temini için kaçak ağaç kesimleri, kaçak avcılık, suyun ciddi boyutlarda kimyasal  atıklarla kirlenmesi de Acarlar Longuzu’nun karşı karşıya kaldığı diğer başlıca sorunlar. Bu sorunlar bölgenin canlılarını da olumsuz etkiliyor. 

Sakarya nehrinin denize döküldüğü ağızdan 6 kilometre batıya doğru yer alan longoz ormanları 12 kilometre uzunluğuyla ve 1-15 kilometre genişliğiyle dikkat çekmektedir. Hesaplamalara göre 1560 hektara (23 kilometre) ulaşan alanıyla Türkiye’nin İğneada longozundan sonra ikinci büyük longozudur. Longoz ağırlıklı olarak suyu çok seven dişbudak (fraxinus-ash tree)  ağaçlarıyla kaplıdır. Güneybatıdan Kaynarca (Yırtmaç) Deresi, güneyden Kancalar (Terzioğlu) Deresi ile bunlara bağlanan küçük kollardan beslenen Longozun su seviyesi yağışa ve mevsim şartlarına göre yıl içinde 1 m ile 5 m arasında değişiyor. Göl alanının en dar yer 250 m, en geniş yeriyse 1.250m’yi buluyor. Longozun fazla sularıysa doğudan Okçudere kanalıyla Sakarya Nehri’nin ağız kesimine boşalıyor. Botanik raporlara bakılırsa longozun çok zengin bir flora yapısı var. Hakim ağaç türü dişbudak olmakla birlikte, kızılağaç ve karaağaç da yoğun olarak görülüyor.

Su içinde yetişen su menekşesini Türkiye de işte yalnızca Acarlar Longozu ve çevresindeki birkaç sulak alanda görebilirsiniz. Su bitkilerinden göl soğanı ve bataklık eğreltisi bu alanda yetişiyor. Bunların dışında su küpesi, sarı nilüfer, beyaz nilüfer, su keneviri alanda görülen türler arasında. Acarlar Longozu ile Karadeniz kıyısı arasındaki kumullarda ise zambak ve sütleğen türleri, peygamber çiçeği, katırtırnağı ve kum sazı görülüyor. Ayrıca kuzey kıyılarında boyları 3-4 m’yi aşmayan ve yabani bir çalı türü olan böğürtlenler yer alıyor.[4]

Acarlar Longozu kuşlar için de vazgeçilmez bir alan. Anadolu’nun üzerinden geçen iki önemli göç yolundan birisinin üzerinde bulunması nedeniyle Longoz’da yıl boyunca 200’e yakın kuş türü ya konaklıyor ya da kuluçkaya yatıyor. Kuş uzmanlarının yaptığı gözleme göre yerli, yaz göçmeni, kış göçmeni ve geçit yapan birçok kuş türü Acarlar Longozu’nda barınma, saklanma, üreme ve beslenme imkanı buluyor. Bu kuş türleri arasında alaca balıkçıl, kaşıkçı, çeltikçi, karabatak, dalgıç türleri, bahri, elmabaş pakta, altıngöz, kadife ördek, deniz ve balık kartalları görülüyor. Acarlar Longozu bu özelliği ile Önemli Kuş Alanı (ÖKA) statüsünde olup Sakarya Deltası Önemli Kuş Alanı sınırları içinde kalıyor.

Acarlar Gölü Subasar Ormanı aynı zamanda çeşitli tavşan, tilki, çakal, yaban domuzu gibi memeli türlerine de ev sahipliği yapıyor. Gölde ise sazan, yayın, yılan balığı, kızılkanat, turna, kefal gibi balık türleri yaşıyor.

Acarlar Gölü Subasar Ormanı’nın 1976 yılında Av Yaban Hayatı Geliştirme Sahası, 1998 yılında 1. Derce Doğal Sit Alanı olarak ilan edilmiş. Alanın ne kadar korunduğu konusu ise tartışmalı. Sakarya ili çok yoğun göç alan bir il. Doğal olarak artan nüfus yeni tarım açılması doğrultusunda yerel idareye baskı uygulamaktadır.

Bölgenin kısa tarihine de bakmak faydalı olacaktır. Sakarya yöresi eski çağlarda Hitit imparatorluğu sınırları içinde iken bu imparatorluğunun yıkılmasından sonra Frigya devletine geçmiş, bu devletin ortadan kalkmasıyla  Lidya devletinin toprakları olmuştur. Sakarya bölgesi M.Ö. 546 tarihinde M.Ö. 333 tarihine kadar Pers imparatorluğu sınırları içerisinde görülmektedir. Makedonya İmparatorluğu’nun parçalanmasından sonra bu yerleri Trakya kralı ele geçirmek istemişse de Bitinyalılar’a yenilmiştir. Bu savaştan sonra İstanbul Boğazından Bartın çayına kadar uzanan bölgede M.Ö. 297’de bağımsız Bitinya Devleti kurulmuştur. Bitinya Devleti M.Ö. 74 yılına denk yaşadıktan sonra Roma yönetimine geçmiş, Roma imparatorluğu ikiye ayrılması üzerine Sakarya çevresi Doğu Roma’nın payına düşmüştür. Böylece Osmanlı imparatorluğu kuruluncaya kadar Sakarya Bölgesi Bizans egemenliği altında kalmıştır.

Sakarya isminin kökeninin “Sangarios” olduğunu söylemiştik. Bu ismin mitolojik bir çok hikayesi olduğunu biliyoruz. Bu konuda kapsamlı araştırma yapanlar var. Her nehrin bir hikayesi olduğu gibi Sakarya nehrinin de bir çok hikayesi var. Meraklı okuyucunun verdiğim linklerden bu hikayeleri okumasının faydalı olacağını düşünüyorum.[5] Mitolojinin ötesinde 23 Ağustos – 12 Eylül 1921 tarihleri arasında yapılan. Türk milleti için bir ölüm kalım savaşı olan Sakarya Meydan Muharebesi; Kurtuluş Savaşı içinde kader tayin edici olmuştur. Günümüze kadar gelen “Vatan, millet, Sakarya..” deyiminin adresidir Sakarya.

Longozlara yaptığım kısa ziyaretten memnun kalmadığımı söylemek isterim. Bu doğal mücevheri yeterince keşfetme imkanları kısıtlanmış. Her geçen yıl artan iç ve dış göçler nedeniyle meydana gelen yapılaşma baskısı çok ağır bir biçimde hissediliyor. Orman arazilerinde  maden ve taş ocağı, konut, tarla açma baskısına dayanamayan popülist yerel idarelerin meydana getirdiği tahribat açık bir biçimde görünüyor. Derme çatma düzensiz çok katlı konutlar, gözleme tesisleri giderek yaygınlaşıyor. Kapuzbaşı, Dalyan, vb. gibi yerlerde görülen saldırgan, aç gözlü esnaf tipi burada da ortaya çıkmış.

Sakarya ili yoğun göç alan bir yer. Sakarya bölgesindeki nüfus hareketliliğini bir yüksek lisans teziyle araştırıp raporlayan Nilüfer Edecin’in tespitlerinden çok faydalandığımı söylemeliyim.[6]

Edecin, bölgedeki göçleri şöyle sınıflandırıyor:

  • Romanya ve Bulgaristan’dan gelen Pomak ve Kıpti göçmenler. (1934-1954)
  •  Dersim “Tedip harekatı” nedeniyle zorunlu göçe tabi tutulan Zazalar. (1936)
  • UNESCO aracılığıyla Avrupa’daki esir kamplarından gelen Kafkasya (Azeri, Gürcü, Çerkez) ve Kırım Türkleri ve biraz da Müslüman Arnavutlar (1941)
  •  Bulgaristan’dan gelen 42.000 göçmen aileden bir kısmı da Sakarya’ya yerleştirilmiştir. Bunu takiben 1953 yılında Doğu Türkistan’dan gelen iki göçmen aileyi de saymak mümkündür.
  • 1954 yılından sonra Tito rejimi ile bağdaşamayıp Yugoslavya’dan serbest göçmen sıfatı ile gelen ailelerden bir kısmı da Sakarya’ya yerleştirilmiştir.
  • Aşiret, göçebe ve yerli çingeneler; bunlar mevsime ve doğal şartlara göre devamlı yer değiştirmektedirler.

Geçmişten günümüze Sakarya ilindeki nüfus artış grafiğini inceleyen araştırmacı, en hızlı artışın 1955–1960 yılları arasında ‰ 39,51’lik oranla en yüksek değerlerde gerçekleştiğini tespit etmiştir.  1955 yılı sayımlarında 297.108 olan Sakarya nüfusu, 1960 yılı sayımlarında 361.992’ye ulaşmıştır. (Sakarya 2022 nüfusu, tahmini verilere göre 1.075.021 dir.)

Sakarya ili tarihsel süreç içinde  orta ve doğu Karadeniz bölgesinden ekonomik göç almıştır. Çoğunluğu muhafazakar ailelerin oluşturduğu bu göçler bölgenin kültürel yapısına da yansımıştır. Nitekim longoz yürüyüş yolunda selfi çeken kapalı kadınların ve çember sakallı, beyaz takkeli erkeklerin çoğunlukta olduğunu görmek mümkündür.

Sakarya bölgesinde dini cemaatlerin yoğun çalışmaları olduğunu daha önceki seyahatlerimde gözlemiştim. İçişleri Bakanlığı, Türkiye çapındaki derneklerin sayısını açıkladığı raporunda  Sakarya’daki dini derneklere dikkat çekmiştir.[7]

Bu rapora göre Türkiye genelinde toplam 18 bin 416 “din hizmetinin gerçekleşmesine yönelik faaliyet gösteren dernek” olduğu belirtilmektedir. Sakarya genelinde toplam 2048 dernek bulunuyor ve bu derneklerin 648’ini dini dernekler oluşturuyor. 

Sakarya bölgesinde doğa bilincinin ölçülmesine ilişkin bir çalışma yapılmamıştır. Acarlar Longozunun 2,300 bitki türüne ev sahipliği yaptığı örneğin, su menekşesinin sadece Acarlar Longozuna özgü bir  bitki türü olduğu da bilinmemektedir. Yürüyüş yolunda karşılaştığım ziyaretçilerin doğa bilinç seviyesinin yeterli olmadığını nilüfer çiçeklerine lale, sarı nilüferlere de mantar çiçeği dediklerini duyunca anlamak mümkündü.Longozu ziyaret eden meraklılara doğru bilgiler aktararak doğa bilinci sağlayacak rehberlere ihtiyaç olduğu çok açık. Longozda Bern sözleşmesine göre koruma altında olan 7 endemik bitki türü bulunuyor ama bu bitki türlerinin nasıl korunduğuna dair hiçbir bilgimiz yok. Ayrıca bölgede bulunan 235 farklı kuş türünün 147’sinin Bern sözleşmesine göre kesin koruma altında olması gerektiğini de belirtmeliyim.[8]

Acarlar Longozunun “ekoturizm” kapsamında yeniden değerlendirilmesi mümkün olur mu bilemem ama gördüğüm kadarıyla Anadolu’nun diğer doğa alanlarında olduğu gibi çok ciddi tehditlerin hafife alındığı çok açık. Yerel halkın doğal alanların korunması konusunda duyarlı olmadığı, yerel idarelere siyasi baskı  uygulamaktan çok uzak olduğunu görmek de üzüntü verici.     


[1] longoz – Nişanyan Sözlük (nisanyansozluk.com)

[2] Longoz Nedir? Türkiye’deki Longozlar Hangileridir? – Bilgi Sitesi, Faydalı Bilgiler Portalı (1milyarbilgi.com)

Türkiye’deki Longoz Ormanları (dogayagel.com)

[3] Parma Park Loop Hiking Trail, Mission Canyon, California (hikingproject.com)

[4]Acarlar Longozu (cevreciyiz.com)

[5] Arkeo Denemeler: Sangarios / Sakarya Nehri…

SANGARIUS (Saggarios) – Phrygian River-God of Greek Mythology (theoi.com)

[6] Edecin, Nilüfer: Yüksek Lisans Tezi, Sakarya’da Nüfus hareketleri, Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mayıs 2007 

[7] Sakarya’da en çok dini dernek var! – Medyabar

Türkiye’nin tarikat ve cemaat haritası – Son Dakika Haberleri İnternet (hurriyet.com.tr)

[8] 1505852 (dergipark.org.tr)

Acarlar Longoz Ormanları  

Post navigation