web analytics

Küre Dağ Oteli’nden sabah erken saatlerde ayrılıp yine köy yollarından GPS yardımıyla Yenice’ye doğru hareket ediyoruz. Geniş vadilerin arasından akan dereleri izleyerek belki de en güzel sonbahar yollarından geçiyoruz. Ana yoldan uzaklaşmak insanı o korkunç trafik stresinden kurtarıyor. Hava güneşli.

Yenice ormanları Küre Dağları’ndan farklı olarak bir milli park değil. Neden değil sorgulamak lazım. Ormanda gezmek için rehbere ihtiyaç yok. Aşkın Uzunkara’nın verdiği bilgiye göre 21 farklı hiking/trekking  parkuru belirlenmiş. Her yıl binlerce doğa sever ziyaret ediyor Yenice’yi. Bisiklet tutkunlarının tercih ettiği bir bölge. Ayrıca kamp kurmak için gelenler de çoğunluktaymış. Belediye bir kaç yıldır ciddi bir tanıtım kampanyası yürütüyor. Doğa fotoğrafçısı İsmail Şahinbaş çok kaliteli tanıtım filmleri yaptı. Her mevsim için ayrı film. Sonbahar çekimlerinde ben de bulunmuştum. Hava çoğunlukla  sisli ve yağmurluydu ama yine de fotoğraf ve video için ışık vardı. Nitekim İsmail Şahinbaş mükemmel bir iş çıkarmıştı.

Bu yıl çok vaktim yok dolayısı ile birkaç noktada kaliteli zaman harcamayı planlıyorum. Yenice’nin görülmeye değer yerlerinin listesi  çok uzun.

  • Arboretum sahası: Kavaklı orman şefliği
  • Yaban hayatı koruma sahası: Hodca Tepesi
  • Kızıl Kayalar Tepesi,
  • Şeker Kanyonu, Şeker deresi
  • Kuzdağ köyü
  • Kent Ormanı,
  • Darıyazısı,
  • Şekermeşe,
  • Sorgun yaylası,
  • Eğriova Göleti,
  • Arboretum kamp alanı,
  • Subatan seyir terası,
  • Fındıkaltı Üstü Seyir Kulesi,
  • Ve daha bir çok yer.

Öğle vakti Yenice’ye giriyoruz. Dostumuz  Aşkın Uzunkara bizi belediyenin geçen gelişimde inşaat halinde olan Ihlamur tesislerine götürüyor. Tesis tamamlanmış ve geçen ay hizmete girmiş. Muhteşem manzaralı müstakil ahşap villalarda kalacağız. Tesiste ayrıca yemek yiyebileceğimiz büyük bir kafeterya da var. Tesisi görünce şaşkınlığımı gizleyemiyorum. Beş yıldızlı bir tesis inşa edilmiş. Yok yok. Yedigöller’deki orman villalarından sonra burası saray gibi geliyor. Kat be kat daha iyi. Belediye başkanını tebrik etmek lazım. Böyle bir tesis aslında Yenice’ye çok şey katacaktır. En azından kalacak yer bulamayıp civar kasabalara gidenleri caydıracaktır.  Geçen geldiğimde kalacak otel bulamamıştık. Şimdi o ihtiyaç fazlasıyla giderilmiş.

Aşkın Uzunkara kısıtlı zamanımızı bildiği için bize fotoğraf çekmek için iki yer öneriyor. Şeker Kanyonu üzerinden Kızıl kayalar tepesi ve ertesi gün dönüş yolunda da yaban hayatı destekleme ve araştırma ormanı yolu. Altımızda güçlü bir araç olduğu için şanslıyız. Dar ve çamurlu orman yolları her aracın üstesinden gelebileceği gibi değil.

Barındırdığı yaban hayat ve bitki çeşitliliğiyle dikkat çeken, 1999 yılında Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF) tarafından ‘acil olarak korunması gereken 100 sıcak nokta’dan biri ilan edilen Yenice Ormanları özellikle sonbaharda fotoğraf çekmek için ideal bir yer. Burada da kayın ağırlıklı bir orman dokusu var.

Bu arada “sıcak nokta” ne demek onu da izah edelim. Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF) tarafından tüm Avrupa’daki ormanlar değerlendirilerek Avrupa’da korunan alanlar sistemi içinde olmayan, zengin biyolojik çeşitliliğe sahip ve acil olarak korunması gereken ormanlık alanların tespit çalışması yapılıyor.

Belirlenen bu ormanlara “Avrupa’nın 100 Orman Sıcak Noktası” adı veriliyor. Türkiye’de  9 orman sıcak noktası tespit ediliyor. Bu alanları sıralarsak:

 

  • Küre Dağları (Kastamonu-Bartın)
  • Amanos (Nur) Dağları (Hatay-Osmaniye)
  • Yenice Ormanları (Karabük)
  • Fırtına Vadisi (Rize)
  • Karçal Dağları (Artvin)
  • İstanbul Ormanları (İstanbul)
  • İbradı – Akseki Ormanları (Antalya)
  • Datça ve Bozburun Yarımadaları (Muğla)
  • Fethiye Babadağ (Muğla)

Küre Dağları dışında hangi alanların  koruma altında olduğunu bilmiyorum. Ayrıca koruma altında tanımı da çok kaypak bir tanım. Kendi haline bırakmak ile korumak çok farklı kavramlar.  Bürokrasinin anladığı koruma “yassak” koymakla eşdeğer. Küre Dağları da bana kalırsa bir koruma programına sahip değil. Her şeyden önce orman bakanlığının bir program hazırlaması lazım. İdari olarak şefliklere göre bir yapılanma var ama bu üniteler ormanı korumaya yönelik değil, ormandan kesilen ağaçların envanterini ve sevkiyatını kayıt altında tutma göreviyle uğraşıyorlar.

WWF’nin web sitesinden bir alıntı yapmak gerekirse:

“Türkiye’nin doğal zenginliğini oluşturan bitkiler, hayvanlar, toprak, su, atmosfer ve insanlar hep birlikte aynı bütünün parçalarıyız. Ormanlarımızı, dağlarımızı, vadilerimizi, bozkırlarımızı, denizlerimizi, göllerimizi 161 memeli, 456 kuş, 10.000’i aşkın bitki, 364 kelebek, 141 sürüngen ve çift yaşamlı ve 405 balık türü ile paylaşıyoruz. Tüm dünyada 9.000 kuş, tüm Avrupa kıtasında ise 12.000 bitki türünün varlığı göz önünde bulundurulduğunda Türkiye, gerçekten gurur duyulacak zenginlikte bir doğal mirasa sahip.”[1]  

Orman bakanlığının web sitesinde de orman varlıkları ile ilgili bir harita var. Bu haritadan pek belli olmuyor ama toplam orman varlığı % 22,3 civarında.[2]  Bu haritadan da görüleceği gibi bazı bölgelerde daha az, bazı bölgelerde daha çok. Batı Karadeniz bölgesi orman bakımından zengin bölgelerimizden.

Yenice ormanları bana kalırsa hiç korunmuyor. Kızıl kayalarda çekim yaparken kamyonlar dağdan sürekli kereste taşıyordu. Buradaki orman varlığı bana kalırsa hızla tüketiliyor. Şu anda elimde bunu destekleyen bilgiler yok ama her yıl elli binin üzerinde ağacın kesildiği söyleniyor. Ormandan olgun ağaçlar kesilip bir yerlere fide dikerek istatistikler tutarlı hale getiriliyor. Bu da çok aldatıcı. Yenice’de ve diğer yerlerde ormanın kendini üretmesi için zaman tanınmıyor. Bir hesap var mı bilmiyorum ama bu hızla giderlerse yakında orman varlığı ciddi şekilde azalacak gibi görünüyor. Yenice’nin milli park statüsüne alınması şart. Bunun için çalışıldığı söyleniyor ama ben ortada bir başvuru planı da görmedim.

Vaktimiz kısıtlı olduğu için Kızıl Kayalar ve Şeker kanyonunda çekim yapıp Ihlamur Terasına döndük. Ertesi gün artık dönüş zamanı. Yarım gün vaktimiz var. Bu zamanı da iyi değerlendirmek gerekiyor. Aşkın Uzunkaya yeni keşfettiği bir bölgeyi görmemizi önerdi fakat yolu çok iyi değilmiş. Aracımızı kiralarken bu tür yollara gireceğimizi varsayarak daha güçlü motoru olan yüksek bir araç istemiştik. Nitekim araç bizi hiç mahcup etmedi. Her türlü yol şartında performansı düşmedi. Dönüş yolunda belki de bir sonbahar rüyası yaşadık diyebilirim. Burada neresi olduğunu bilinçli olarak yazmıyorum. Eğer oraya trafik artarsa o güzelliğin kısa sürede bozulabileceğini biliyorum. En iyisi saklı bir cennet olarak kalsın. Ne kadar kalır bilinmez.

Esenboğa hava alanına yaklaşırken bu yıl da sonbaharı dilediğim gibi  fotoğrafladığımı düşündüm. Renkler hızla dönüşürken bir kaç gün sonra soğuklarla birlikte sonbaharın da sonuna yaklaşacağız. Geriye kar yağışını beklemek kalıyor. Yüksek yerlerde kar yağışı başlamış bile. Bu kış yaman geçeceğe benziyor. Kar fotoğraflarına hazırlıklara başlamalı en iyisi.

 

 

 

 

     [1] http://www.turkiyenincani.org/turkiyedekidurum/turkyenindogasi/

 

[2] https://www.ogm.gov.tr/Sayfalar/Ormanlarimiz/TurkiyeOrmanVarligi.aspx

 

Yenice Ormanlarında Sonbahar

Post navigation