Medya nereden ve kimden alındığı belli olmayan yalan yüklü cümlelerle dolu. İnsanlar çıkarları doğrultusunda eğilimini tercih ettikleri medyadan bu cümleleri yalan olduğunu bilerek veya bilmeyerek çoğu kez de bilinçli olarak alıp algı ticareti gereği yayılmasına yardımcı oluyorlar; bu yalan dolu cümleleri birbirleriyle paylaşıyor, daha büyük yalanların ortaya çıkmasına sebep oluyorlar. İşte o vakit yalan bir kuyruklu yalana dönüşüyor. Kuzey ülkelerinin mistik canavarı “trol” bu tür analojiler için kullanılıyor. Trollük çok eski bir mesleğin modern hali denebilir. Bir diğer ne olduğu belli olmayan tanım ise “sosyal medya”. Medyanın sosyal olmayan türü de var demek ki. Medya medyadır sosyali sosyal olmayanı olamaz. Bana göre çok yanlış kullanılan zorlama kavramlar bunlar. Medyanın bir tür iletişim kanalı olduğu unutulmamalıdır.
Medya Türkçeye batı dillerinden transfer edilen bir kelimedir. Kelimenin kökeni konusunda farklı görüşler var. Ama Google da en yaygın olan açıklamayı alıntılayalım:
Ad: İngilizce mass-media sözünden Türkçeleştirilmiştir.
yığınlarla iletişimi sağlayan radyo, televizyon, gazete ve dergiler gibi basın yayın organlarının tümünü kapsayan ortak ad, kitle iletişim araçları, basın yayın.[1]
TDK sözlüğünde ise: Yine isim olarak İngilizceden transfer edildiği belirtiliyor.
– İletişim ortamı
– İletişim araçları
Batı dillerine giren “media” dilciler arasında iki farklı görüş oluşturmuş durumda.
Birincisi eski Med[2] İmparatorluğunda (Pers öncesi) Heredotos’un anlattığı posta sisteminden kaynaklandığı ileri sürülüyor.[3]
İkincisi ise Latince orta anlamına da gelen “medium”
Latince dilindeki kullanımının bugünkü medya anlamına kadar evrildiğini düşünmek istiyorum. Medium, “ortada olan şey, aracı” sözcüğünden alıntıdır. Bu sözcük Latince medius “orta, ara (sıfat)” sözcüğünün nötr halidir. Bu kökten gelişerek tüm dillere yayılmış bugünkü anlamını almıştır denebilir.
“Mass-media “ çok daha geniş bir kavram olarak türetiliyor. Marshall McLuhan bu kavramın kuramcısı olarak bilinir.[4] Kanadalı filozof (1911-1980) kitle iletişimi konusunda yazdığı ilk kitapla “The Mechanical Bride, The folklore of industrial man” 1951, kuramını tüm dünyaya tanıtıyordu. Kuram “ The medium is the message”, (mesaj medyadır) şeklinde sloganlaşmıştı. Bu kitap Türkçeye çevrildi mi bilmiyorum ama en bilinen kitabı Gutenberg Galaksisi/Tipografik İnsanın Oluşumu adlı kitaptır. McLuhan’ın kitapları aslında kurgulanmış dünyanın insanlara kimler tarafından ve ne şekilde nasıl servis edildiği ile alakalı ipuçları taşır. Endüstri devriminin getirdiği muazzam ürün yelpazesinde tüketicilerin satın almaya ikna edilmesi yani reklam önemli bir yer tutar. İşte medya bu görevi de yüklenir.
Burada sihirli kavram “ikna” dır. Birinin bir şeyi yapmaya ikna edilmesidir. İkna görevini ise medya yüklenir. Nasıl mı? Kelimelerle, haberlerle, fotoğrafla, video ile, internet ile olumlu bir algı yaratmak genellikle yeterli olmaktadır. Bu algının kurgulanmış yalanlardan ibaret olmasının pek fazla bir önemi de yoktur.
Medya Türkçede mass-media kavramının kısaltılmışı olarak kullanılıyor. “Kitle iletişim organları” olarak da söyleniyor. Buradan anlaşılan elektronik devrim öncesinde halka ulaşan haber kanallarına atıf yapılarak gazete, dergi (yazılı basın) ve elektronik basın diye yeni kavramlar üretmek zarureti doğmuştur. Elektronik devrim çok kısa sürede Radyo, TV, internet gibi kanallara da yayılarak devasa boyutlara çıkmıştır. Sosyal medya yerine internet medyası demek daha doğru olacaktır. İnternet medyası son yirmi yıl içinde tüm eski medya araçlarının (kitap, gazete, radyo, TV, Sinema, vb.) toplamı kadar yaygınlık kazanmıştır. Klasik anlamda medya artık tarihe karışmıştır desek yeridir. İnternetin cep telefonlarına entegre edilişi yeni bir akım yaratmış artık bireyler de hiçbir kuruluşa bağlı olmadan yayın yapabilecek hale gelmişlerdir. Bireysel medya günümüzün en etkili medya organı olma yolunda ilerlemektedir.
Algıların yaratılması için doğrular kadar yalanlar da kullanılır. Peki nedir “yalan” kelimesinin kökü?
Etimoloji sözlüklerine bakalım:
Eski Türkçe yala- “iftira etmek, dil uzatmak, söz taşımak” fiilinden +In sonekiyle türetilmiştir. Eski Türkçe fiil Eski Türkçe yalğa- “yalamak” fiili ile eş kökenlidir. Bu sözcük Ana Türkçe yazılı örneği bulunmayan *yalığ “dil” sözcüğünden türetilmiştir.
Nişanyan’ın etimoloji sözlüğü ise şöyle açıklıyor:
Eski Türkçe yalġan “iftira, töhmet” sözcüğünden evrilmiştir. Bu sözcük Eski Türkçe yalġa- veya yala- “1. yalamak, 2. iftira etmek, dil uzatmak” fiilinden Eski Türkçe +In ekiyle türetilmiştir. Bu fiil Eski Türkçe yazılı örneği bulunmayan *yalıġ “dil” biçiminden Eski Türkçe +(g)A- ekiyle türetilmiştir.
Eski Türkçe: [Kaşgarî, Divan-i Lugati’t-Türk, 1073]
yalġan: al-ḳaḏib. yalġan söz, yalġan kişi (…) yala [[iftira, töhmet]], yalaçı [[iftiracı]], ol aŋar oġrı yaladı [[onu hırsızlıkla itham etti]]
Etimoloji esasında bugünkü manada “yalan” kavramını açıklamakta yetersiz kalıyor. Türkçede yalan söyleyen kişiye değil de söylediği şeye ilişkin bazı sıfatlar getiriyor. Yalan söyleyen taraf değil de yalan söylenen taraf belirtiliyor.
“Ona yalan söyledi” önermesinde olduğu gibi. İftira atmak ile yalan söylemek aslında aynı şey değil.
Burada yalan söyleyen kişi kendisinin dahil olduğu bir olayı veya konuyu arkadaşlarına, meslektaşlarına veya ailesine farklı bir biçimde nakleden kişidir. Bir olayı veya konuyu olduğu gibi değil de farklı bir şekilde nakletmeye yalan söylemek diyebilir miyiz acaba?
Batı dillerine baktığımızda daha farklı bir açılım bulabilir miyiz? Önce
- Yunanca’ya bakalım: ψέμα (pséma):
- Latince: Mendacium,
- İngilizce: lie
- Almanca: lüge
- İsveççe: lögn
- Arapça: Yakdhip
Kavram her dilde üç aşağı beş yukarı aynı çerçeveye oturuyor.
“Gerçeğin dışında olan”
Yalan söylemenin nedenleri üzerinde de durmak gerekir: İnsanlar neden yalan söyler acaba? Akla gelen basit nedenleri şöyle sıralamak mümkündür.
- Cezalandırılmamak için,
- Bir çıkar elde etmek için,
- Bir kimseyi korumak için,
- Kendini korumak için,
- İlgi çekmek için,
- Kötü bir durumdan kurtulmak için,
- Küçük düşmemek için,
- Bir şeyi gizli tutmak için,
- Gerçeği saklayarak üçüncü şahısları kontrol etmek için,
- Patalojik nedenlerle, Mitomani[5]
Yalan konusu ilkçağ felsefecileri tarafından yoğun bir biçimde tartışılmıştır. Mitosların doğuşunun gerçekleştiği çağlarda siyasi irade ve dini otorite aynı kişide toplandığı zamanlarda (rahip krallar dönemi) yalan söylemek bir marifet olarak görülebiliyordu. Çünkü söylenen şeyin/olayın doğu mu yoksa yalan mı olduğunu bilenler çok fazla değildi.
Günümüzde medyada karşılaştığımız haberlerin doğruluğu konusunda herkesin ciddi şüpheleri yok değil. Birkaç parti fanatiğinin dışında doğru haberin hayati önem taşıdığını bilenler de çoğunlukta. Mark Twain, “Politikacının hayatının yarısı seçmeni, öbür yarısı birbirini aldatmakla geçer.” diyerek bir gerçeğin altını çizer. Politikacı yalandan ve katakulliden hoşlanır. Bu eski Yunan kent devletlerinden beri böyledir. Çünkü halka güvenilmez. Halk çıkarı neredeyse oraya dümen kırar. Haber siteleri bir olayı haber yaparken gerçeği çarpıtarak yaparlarsa daha çok ilgi göreceğini bilirler. Medya dilinde “adam köpeği ısırırsa haber olur.” Şeklinde ifade edilir. Bu klişeye bağlı kalarak yapılan popülist habercilik aslında habercilik değildir. Habercilik ve tarafsız gazeteciliğin nasıl olması gerektiği tüm dünyada çok saygım bir yere sahip olan Pulitzer tarafından 1917 yılında belirlenmiştir. Pulitzer Ödülü New York şehrinde, Columbia Üniversitesi tarafından gazetecilik, edebiyat ve müzik gibi alanlarda verilen saygın bir ödüldür. Amerika’da en büyük ve saygın ödül kabul edilen Pulitzer Ödülü, 19. yüzyılda Joseph Pulitzer adlı bir Amerikalı gazeteci tarafından kuruldu. Yirmi bir kategoride dağıtılan ödüller her yıl nisan ayında açıklanıyor.[6]
Yalan habercilik Türkiye’de medya organlarının çok sık başvurdukları bir yöntem. Tarafsız haber herkesin dilinde dolaşan bir ütopya ama “haberci” havasıyla gezip tozan çok. Bu yaklaşımı birkaç örnekle anlatırsak sanırım kimsenin üstüne alınmasına gerek kalmaz.
Bu yılın Pulitzer kamu yararına habercilik kategorisinde birincilik ödülü Washington Post gazetesine verildi. Jüri gerekçe olarak da 6 Ocak 2021 Capitol baskını olarak bilinen olayların perde arkasını en aydınlatıcı şekilde yansıtan gazete olduğuna işaret etti. Halen tartışılmakta olan bu olayın taraflarını ve nedenlerini açık bir biçimde ortaya koyan habercilerin kamusal bir hizmet ifa ettiklerine dikkat çekildi.
İkinci olarak araştırmacı gazetecilik kategorisinde The Tampa Bay Times gazetesinden üç gazeteciye Florida’daki bir pil dönüşüm fabrikasının çevreye nasıl zarar verdiğini araştırıp yazan ve yetkilileri uyaran haberler üreten gazeteciler ödüllendirildi.
Bu ödüller aslında haberciliğin değişmez ve evrensel işlevini ortaya koyan dünyada son derece saygın bir yere sahip olan Colombia Üniversitesi gazetecilik bölümü tarafından denetleniyor.
Türkiye’ye geldiğimizde hiçbir medya kuruluşu tarafsız olmadığı için bu tür aydınlatıcı, gerçeklere dayanan haberleri üreten haberciler de yok. Örnek vermek gerekirse öncelikle aydınlanmayan 15 temmuz darbesi başta olmak üzere,;
- 16-17 Aralık Tapeleri,
- Gezi Olayları,
- Tutuklu Gazeteciler,
- Boğaziçi Üniversitesi
- Sığınmacıların sayısı,
- Afganistandan gelen sığınmacılar,
- TSK’nin Suriye, Libya ve Irak operasyonları
- Soma davası,
- Faili meçhul cinayetler,
- Balyoz davası,
- Orman yangınları,
- Kuruyan göller ve çevre felaketleri,
- Sedat Peker’in iddiaları,
- Kuran kursunda tecavüze uğrayan çocuklar,
Bu liste çok uzun aslında. Hiçbir olaya medya organları tatmin edici yaklaşımlar getirmemiştir. Medya organlarının gerçek haber yerine farklı haber biçimleri denedikleri açıktır. Bu son derece ağır olayların bir milyonda biri batı ülkelerinde olsaydı acaba neler olurdu?
[1] medya sözlük anlamı – Google’da Ara
[2] Medler – Vikipedi (wikipedia.org)
[3] Old Indic “madhya-” and Old Iranian “maidiia-” both carrying the same meaning and having descendants including Latin medium, Greek méso, and German mittel.
Medes Empire, Media, were the first people to post notes on walls and use a primitive form of a postal service to disseminate information
“Media” was first used in Persia in 600 BCE, as placed by Herodotus and the bible
media also happens to be square in the middle of the silk road which I thought was interesting. Cyrus later used Median or Magi administrators in his staff
[4] Marshall McLuhan – Wikipedia
[5] Mitomani, psödoloji fantastika veya patolojik yalan söyleme alışkanlığı; kişilerin herhangi bir sosyal çıkar veya kazancı olmaksızın, kronik olarak yalan söyleme davranışı göstermesi ya da yalan söyleme isteği duymasıdır.
[6] 2022 Pulitzer Prize Winners & Finalists – The Pulitzer Prizes