web analytics

Sonbahar Çiğdemi

Yıllar önce Anadolu ezoterik gruplarının tarihi gelişimini  araştırırken bir kaynakta rastlamıştım. Altın çağda rahiplerin özel günlerde hazırladıkları iksire verilen ad olarak kullanılıyordu SOMA. Sümer öncesi Anadoluda ve Pers  kültüründen Hinduizme kadar uzanan binlerce yıllık bir gelenekmiş.   Çeşirtli mantar ve otlardan hazırlanan bir tür kutsal iksir karışımı. Her kültürün ayrı bir “Soma” hazırlama geleneği varmış. Kullanılan mantar ve bitkilere göre de değişkenlik gösteriyormu. Amanita muscaria, Psilocybe sp.,  Peganum harmala,  Cannabis gibi uyuşturucu maddeler kullanılıyormuş.

Manisa’nın Soma kazasının adının nereden geldiğinie ilişkin bir belgeye rastlamadım. Ne olduğunu da bilen yok. Sardes’e yani Sart kasabasına çok yakın mevkiide. Lydia krallığının merkezi Sardes’e  çok yakın. Soma,  maden dolu dağlarla kaplı bir bölge. Bu dağlardan binlerce yıldır maden çıkarılıyor. Altın, gümüş, bakır, krom ve diğer madenler. Antik çağ şiirlerinde soma içip kahramanlıklar gösteren kişilerin hikayeleri anlatılıyor.

Günümüzde Soma adı trajik bir maden kazasıyla gündeme geldi. Kömür madenlerinde çağ dışı koşullarda çalışan üç yüz bir maden işçisi  karbon monoksitten zehirlenerek öldüler.  Bu madenler meğerse  devletin yetkili organları tarafından  sık sık denetleniyormuş. En son iki hafta önce denetleme yapılmış.

Devlet sorumluluk almak istemiyor, özel şirket  Soma Holding yetkilileri de aynı şekilde kendilerinde bir kusur olmadığını ileri sürüyorlar.  Basın toplantısında detaylı bir şekilde kazanın nasıl gerçekleştiğini anlattılar. Ama kimse bir şey aanlamadı. Sonuç ortada. Tam olarak üç yüz bir maden işçisi ölüyor. Ortada kusurlu olduğunu kabul eden taraf yok. Tüm çabalara rağmen ortada suçlu yok ama cinayete kurban gitmiş üç yüz bir kurban var.

Tüm medya halkı bilgilendirmek için Soma’dan naklen yayın yapmaya çalışıyor. Muhabirler, politikacılar ve uzmanlar konuşuyor.  Bir şey anlamak mümkün değil.  Eldeki bilgileri analiz eden olmadığı gibi olup biteni anlatan da yok.  Kameralar maden girişini yüksekten gören bir tepeden muhabirin yüzünü gösteriyor, muhabir anlatmaya çalışıyor ama maden girişinde hiç bir hareket yok. Üç gün süreyle saatlerce maden girişi ve morg olarak kullanılan soğuk hava deposu anlatıldı. Muhabirler ve politikacılar  ordusu var güçleriyle olayları anlatmaya çalışıyorlar. Ama anlaşılmıyor.

Uzmanların söylediğine göre dünyada geçerli olan  maden işçi sağlığı örgütlerinin standartları Türkiyede geçerli değilmiş.  Yaşam odaları yokmuş. Kaçış yolları yapılmamış. Maskeler küflüymüş. Anlaşmalar Türkiye tarafından imzalanmamış. Dünya sıralamada işçi sağlığı listesinin nin en sonunda gelen ülke Türkiye. Tüm çabalara rağmen standartları düzeltme konusunda ileriye adım atılmıyor.  Denetimler eski usule göre yapılıyor.

Binlerce yıl önce Sardes’te ve Lydia’nın diğer yörelerinde media rahiplerinin hazırladıkları SOMA’yı içenler ertesi gün girecekleri savaşın kendilerine ve ailelerine ne getireceğini bilmiyorlardı. Soma içerek yüce duygulara erişiyorlardı. İyilik ve kötülük tanrılardan gelirdi. Tanrılar cezalandırır veya mükafatlandırırdı. Savaş öncesi Kralın emriyle büyük rahip somayı hazırlar ertesi gün tapınağa gelenlere sunardı. Somayı içip kendilerinden geçen halk dertlerini unutur savaşa ve ölüme gülerek giderlerdi.  Kalan soma ise kölelere içirilirdi. Maden ocaklarından altın, gümüş ve demir soma içen köleler tarafından çıkarılır işlenirdi. Zengindi Lydia. Soması ve altını vardı. Madenleri ocaklardan soma içen savaş esirleri çıkarıyordu. Rahipler orada çalışanlara her gün soma hazırlayıp gönderiyorlardı. Madenci soması özeldi. Karanlık dehlizlerde akşama kadar çalışan işçilere özel bir iksir. Krala hizmet eden kölelerin sık sık göçük altında kalıp boğuldukları biliniyordu. Ölenleröteki dünyaya huzur bulmak için gidiyorlardı. Oysa cesetleri  derin bir çukura atılıyor onların yerini yenileri alıyordu.  Bu yıllar boyunca böyle devam etti.

Soma’da kömür madeninde anlaşıldığı kadarıyla  büyük bir ihmal sonucu boğularak ölen işçiler için birden bire “şehit ” sıfatı kullanılmaya başlandı. Yani bu ne demek? işçiler doğrudan cennete gidecekler. Özellikle ilk üç gün haber spikerlerinin ne diyeceklerini nasıl anlatacaklarını bilemedikleri bir sıfat karmaşası yaşanmasının ardından yandaş medya  “şehit” formülünü üretti. Müftüler, sakallı hocalar ordusu mevlutler okuyarak bunu dört bir yana ilan ettiler. Soma sokaklarında cüppeli sakallı hocaların dolaştığını gösteren fotoğraflar yayınlandı. Bazıları bildiri dağıtıyormuş denildi.  Hocalar halka ölenlerin  şehit ilan edildiğini duyurmuşlar.

Maden ocağında çalışan ve ihmal sonucu boğularak ölen  işçilerin  Konya’dan gelen bir tarikat mensupları tarafından  cennetlik ilan edildikleri sosyal medyada geniş yer kapladı. Toplumda giderek artan tepkiyi bastırmak amacıyla cüppeli ulu rahip soma formülü devreye alınmış oldu. Üç yüz bir şehit devlet kararnamesiyle cennetlik ilan edilmiş oldu. Hayırlı olsun.

Soma halkı şimdi  ölen evlatlarını “şehit”olarak  defnediyor.

Kutsal iksir Soma  her şeyden çok gerekli artık.

 

Soma

Post navigation