Mevlana kültünde yaygın olarak bilinen ”Şeb-i Arus” törenleri vasıtasıyla “Şeb” ve yanlış olarak kullanılan “Şeb-i Aruz “ kelimesi Türkçede tanınmaya başlamıştır. Oysa “doğru olan kullanım “Şeb-I Arus” dur. “Aruz” kelimesi bilindiği gibi edebiyatta kullanılan bir kavramdır ve farklı bir anlam taşımaktadır. Oysa “Arus” kelimesi “gelin,düğün” anlamındadır. Mevlana’nın ölüm tarihi olarak belirlenen 17 Aralık “Şeb-i Arus-Düğün(Gelin) Gecesi” şenliği, Mevlana’nın aşkına (tanrıya ) kavuşması metaforu olarak Konya’da artık her yıl yapılmaktadır. Şeb-I Yalda geleneği ile tarihlerin birbirine bu kadar yakın olması bir bağlantı olup olmadığı konusunda tereddüt etmemize neden olmaktadır.[2] Stoacı felsefeye göre kozmik olayların profane bir anlamı bir bağlantısı vardır.[3]Bu anlamda Mevlana şenliklerinin Şeb-i Yalda geleneği ile bir bağlantısı olup olmadığı tartışmalıdır. Nitekim Hz.İsa’nın doğum günü olarak kabul edilen 25 Aralık tarihi de Gregoriyen takvime geçişte 4-5 gün ötelenmiştir. Esas itibariyle gündönümü yani güneş takvimine göre yapılması gereken takvim üzerinde yapılan değişiklikler bir yerde Pagan epifanilerle bağlantının kesilmesi amacını taşımaktadır. Nitekim Hıristiyan dünyasında Hz. İsa’nın doğum günü konusunda iki ayrı tarih kullanılmaktadır. 25 Aralık ve 6 Ocak. Doğu kilisesi 6 Ocak tarihinde doğum yortusunu gerçekleştirmektedir.
Kadim dinlerde iki temel hiyerofaniye[4] rastlıyoruz. Güneş ve Ay hiyerofanileri. Güneşin ve ayın hareketlerine göre kurgulanan ve kutsallaştırılan kültlerin dünyanın hemen hemen her yanında görüldüğünü biliyoruz. Kuzey ve Güney yarımkürelerde simetrik olarak ters zamanlanan güneşe bağlı ekinoks ve gündönümleri kültlere bağlı epifanilerin de kaynağını oluşturur.[5] Zayeshmehr[6] olarak da bilinen yılın bu en uzun gecesinin sabahına, kadim İran dinine göre Ahriman ‘ın karanlık güçlerinin bozguna uğramasına saatler kaldı. 21 Aralık ya da 22 Aralık gecesi dünya güneşin etrafında çizdiği Kuzeye doğru elips yolculuğunun en uç noktasında duracak, eksen değiştirerek Güneye dönecektir. Bütün gece ateşler yakılacak. Ulu rahiplerin bu gece için hazırladıkları kutsal iksir “Soma” içilecek ve Ahura Mazda’nın zaferi kutlanacaktır. Bakireler sevgilileriyle birlikte olma fırsatını bu gece elde edecekler, sabaha kadar kendilerinden geçerek dans edecek ve güneş doğarken gönüllerindeki sevgiliye sarılarak uyuyacaklardır. Binlerce yıl öncesine dayanan gelenekler bunlar; Hint, Sümer, Babil , Akad ve Mısır dinlerinin sekretize olmuş bakire anneden doğan güneş tanrısı “Mithra” gelenekleri Yahudi Hıristiyan kültüründen gelenlere biraz tanıdık gelebilir. Neyin nereden ve ne zaman geldiği konusu kültür tarihinde “hermenötik” yöntemle anlaşılır kılınabilir. Nihayetinde ortada bir belge olmadığına göre dileyen dilediği gibi yorumlayabilir.
En uzun gece Farsça adıyla “Şeb-i Yalda”. Eski yılın bitip yeni yılın başladığı Pers takvimine göre yılbaşı olarak kabul edilirdi. .
Bu yıl bir başka kozmonolojik olay daha gerçekleşiyor. Ay tutulması. 456 yılda bir tekrarlanan bu olayın da ayrı bir anlamı olduğunu kadim Mısır ve Babil dinlerinde izlemek mümkün. İslam dininin yayıldığı yedinci ve sekizinci yüzyıllardan sonra ı İran’da ay takviminin de kullanılmaya başladığını söyleyen kültür tarihçileri, Samanilerin kadim Pers kültürünü korumaya çalıştıklarını ve ”Şeb-i Çele”-”Şeb-i Yelda’”yı bütün İranlı atalarının anısına hala kutladıklarını söylüyorlar.[7]
Kerrazi, Mehr’in anlamının güneş ve güneşin İran ve Hint halklarının bir totemi olduğunu Zerdüşt dönemine kadar bu kutsamanın tarihi arka planı olduğunu hatırlattığı açıklamasında, güneşe tapınmanın İran sınırlarını aşarak Roma’ya ulaştığını, Roma krallarının bu ayini kabullenerek uyguladığını ve Roma krallarından Julianos’un halkı Hıristiyanlıktan Mehr Peresti’ye (Mitraizm-Güneşe Tapınma) döndürmeye çalıştığını ileri sürüyor.
Mitraizm’de “Hore Ruz” yani güneş günü olarak adlandırılan bugünün hala takvimlerde değişmeden devam etmektedir. Mezdek taraftarı olan Horremiddiniler de kışın ilk günü Şeb-i çele-Şeb-i Yalda’yı “Horrem Ruz” (Kutlu Gün) olarak kutsamışlar ve özel kutlamalar yapmışlardır.
Eski İran kültürünün bu izleri bugün bile Afganistan ve Tacikistan’da Pamir ve Bedehşan bölgelerinde devam etmektedir.
Ayı şekilde eski Ermeni takvimlerinde yeni yıl Avista sözü olan “Nov Serde”den (Soğuğun Başlangıcı) etkilenerek “Nav Asard” olarak adlandırılmış ve yeni yıl olarak kutlanmıştır.
Zerdüştler tarafından dini kutlama olarak kabul edilmeyen Şeb-i Yelda halk tarafından kutlanmış ve Zerdüştler de sonunda bunu kabullenmişlerdir.
Eski zamanlarda İran’da Şeb-i Yelda sabahı doğacak güneşi görmek için inşa edilen binalar da olmuştur ve İran’da sadece Kaşan kentinde Niyaser binası bu tarihi olayların şahidi olarak bugüne kadar gelmiştir.
Son yıllarda yapılan bazı araştırmalar Dört Eyvan Niyaser binasının eski inançlara göre kışın başlaması, güneşin doğuşu ve yılın dönemlerini hesaplayabilmek için özel hesaplarla inşa edildiğini ortaya çıkarmıştır.
İran’da Şeb-i yelda gecesi herkes evine karpuz götürür ve o akşam karpuz mutlaka yenir.
Halk İran’da Şeb-i yelda gecesi yeteri kadar karpuz yenirse kış boyunca soğuk ve hastalıktan korunacaklarına inanırlar.
İran’ın hemen hemen her yerinde bugün de kutlanan Şeb-i Yelda kutlamalarından bölgelere göre değişiklikleri görmek mümkündür.
İran’da Şeb-i Yelda gecesi kutlamalarında bölgesel ortak olan şey herkesin karpuz yemesidir.
Şeb-i Yelda gecesi İranlı ailelerde büyük küçük herkes bir araya gelir, sözlü ve nişanlılar bu gece birbirlerine meyvelerle süslenmiş tabaklı hediyeler gönderir, evlerine misafir olur ve sözlü ya da nişanlı kız bu ziyarette damat adayına kesilmemiş kumaş ve elbise hediye eder.
Kış gündönümünün İstanbul için tam olarak 22 Aralık 2010 Çarşamba,Saat 01:38 de gerçekleşeceği bildiriliyor.
[1] Şeb-i Yalda:Shab e Yalda: Bir isim tamlaması olarak kullanılr. Şeb : Gece , Yalda : Doğum anlamında kullanılmıştır.Osmanlıcaya dönüşürken Yelda, uzun anlamıyla bütünleşmiştir.
[2] Mevlana’nın Doğum tarihi (6 Rebiu’l Evvel, 604) 30 Eylül 1207’dır. Bazı araştırmacıların tespitine göre, O’nun doğum tarihi 1182’dir.
[3] David Ulansey:Mitras,Arkeoloji ve sanat yayınları,Çeviren: Hüsnü Ovacık,1989
[4] Hiyerofani: Hiyerofani , kutsallaştırma anlamında kullanılan bu kavram, dinler tarihçisi Mircea Eliade tarafından çok sık kullanılmıştır. (hierophany) kelimesi Yunancadır. Hieros: kutsal, phainein: göstermek demektir. Ilahinin veya kutsalın, özellikle kutsal bir yerde, nesnede veya durumda meydana gelmesidir.
[5] Epifani: Dini bayram, özel gün.
[6] Bakire Anahita ‘dan doğan yeni güneş Mithra ..
[7] Prof. Mir Celaleddin Kezzazi