Fotoğraf: Matt Slocum/AP
Yanılmışım. Rory McIlroy bayrağı taşıyamadı. Şampiyon olmak hiç de kolay bir şey olmasa gerek. Golf Masters turnuvasında son tura girildiğinde İrlandalı McIlroy açık ara öndeydi. Eksi 12. En yakın rakibiyle dört puan fark az bir fark değildi. Rory son gün ilk dokuz çukurda sergilediği oyunla sinirlerini ve heyecanını kontrol edebileceğini gösteriyordu. İlk süpriz 7-8 kişilik grup arasından Tiger Woods’un sıyrılmasıyla başladı. Mucizevi bir vuruşla bir “eagle” yapan Tiger Woods sanki 18 aylık skandal uykusundan uyanıp yeniden sahalara dönüyordu. İlk üç gün etrafa zehirli bakışlar fırlatan ve adeta gölgesiyle kavga ediyormuş gibi davranan Tiger, adeta şampiyonluk günlerindeki özgüvenine döndü. Gülümsemeye, etrafa gülücük dağıtmaya ve imkansız vuruşlarla kendini izleyenleri yeniden dalgalandırmayı başardı. Liderlik koltuğunda rahat rahat oynayan Rory McIlroy sahanın bir yerlerinden gelen bu uğultuyu sanki duydu. Birlikte oynadığı Arjantinli Cabrara’nın “large” oyun tarzı zaten yeterince dikkatini dağıtıyordu. Bir yanda Cabrera, diğer yanda seyirci baskısı varken bunlara bir de sık sık ön gruplardan gelen alkış sesleri eklenince sabır enerjisi tükendi. Rory ilk yarayı kısa bir patayı kaçırınca aldı.O hatayı geride bırakamadı, bir sonraki çukurun başlangıç noktasına taşıdı.Dikkati dağıldı, bir şampiyonada hiç bir zaman yapılmayacak, olmayacak bir şey yaptı “Pandoranın Kutusu” nu açmış oldu.Önce bir drive kaçırdı, o kaçan puanı telafi etmek için lüzumsuz risklere girdi. Sonrası her çukurda bir yara aldı, eridi gitti. Onun bu perişanlığı herkesin yüreğini parçaladı ama, ne fayda. Kurtuluş yoktu. Geçen yıl The Open’da üçüncü günde gelen o yıkım burada son dokuz çukurda gerçekleşti. McIlroy bir kez daha “bir şampiyonun doğuşu” dersi almış oldu. Şampiyonluk psikolojisinin nasıl bir duygu olduğunu bir kez daha hepimize gösterdi. Son dokuz çukur genel olarak mucize yaratabilen golfçülerin şampiyon olduğu, mucize yaratamayanların eriyip gittiği bir sınav. Aynı çukurları ilk üç gün rahat rahat geçen oyuncu, birden karşısında beliren dağ gibi psikolojik engellerle tıkanıp kalabiliyor. Sonrasını izlemek yürek kaldırmıyor. “Bad Golf” denen canavar ortaya çıkıveriyor.
Bir şampiyonu yaratan esasında çok uzun ve sıkı geçen bir teknik hazırlık dönemi ötesinde ortaya çıkabilecek mucizevi vuruşlar. Biz Rory’den beklerken,Güney Afrikalı Charl Schwartzel ve Jason Day mucizeyi yarattılar. Charl iki çukurda sihirli iki vuruşla üç puan öne geçiverdi. Akıl almaz iki vuruş. Sanki topu çukura çeken sihirli bir güç varmış gibi olmayacak mesafelerden yapılan vuruşlarla gelen mucizeler. Bu iki vuruşta Bobby Jones’un payı var mı bilinmez ama şüphelenmemek elde değildi. Bir yanda Charl öbür yanda Jason day ve Adam Scott son dokuz çukuru bir fırtınalar sahnesine çeviriverdi. Bir anda ortaya üç şampiyon adayı çıkıverdi. Şaşkınlık kısa sürdü. Charl sinirini kontrol etmeyi başardı; tuttuğu skoru bırakmadı, devam ettirdi. Beklenmeyen sonuç gerçekleşti. Kimsenin tanımadığı bir golfçü, iki çukurda mucize yaratarak şampiyon oldu. Yeşil ceketi giydi.
Eski şampiyon Tiger Woods biraz olsun özgüvenini kazandı. Kendisiyle kavga etmeyi bir kaç çukur bırakabildi.
Rory McIlroy bir şampiyonluk dersi daha aldı.
Büyük bir başarı gösteren iki Avustralyalı golfçü Adam Scott ve Jason Day göz doldurdu.
Birleşik Kırallık’ın yetenekli golfçüsü Luke Donald seyircinin ilgi odağı oldu.
Biz de çok keyifli geçen bir Masters Şampiyonası izlemiş olduk.
Eminim Bobby Jones ‘da bir yerlerden bunu gülümseyerek izlemiştir.