Davutoğlu: “Restorasyon devam edecek”
“Tarih bilimi terminolojisinde restorasyon (lat. restaurare = yeniden kurmak) genel olarak bir politik durumun yeniden kurulması, kural olarak da bir devrim sonucu devrilmiş bir hanedanın yeniden iktidara gelişini ifade eder. Restorasyon sözcüğünü terminolojiye sokan İsviçreli devlet hukukçusu Karl Ludwig von Haller’dir. Haller kavramı olumlu anlamda kullanmışsa da, kavram 19. yüzyılda bütün olumlu anlamlarını yitirmiş ve gericilikle eş anlamlı olarak kullanılır olmuştur. Tarihte restorasyon sözcüğüyle ifade edilen en önemli iki dönem İngiltere’deki Stuart Restorasyonu (1660-1688) ve Fransa’daki Bourbon Restorasyonu’dur (1814/1815-1830). Ayrıca 1815 ile 1830 yılları arasındaki dönem Almanca konuşulan ülkelerin hepsinde Fransız Devrimi’nden esinlenilerek ve Napoleon işgali ve Prusya Reformları sonucu hazırlanan anayasaların saf dışı edildiği, yurttaş hak ve özgürlüklerinin kısıtlandığı ve aristokrasinin yeniden kendi düzenini kurduğu bir dönem olarak restorasyon dönemi olarak tanımlanır.” Kaynak: Vikipedi
Restorasyon kavramı medya tarafından oldukça farklı algılandı. Davutoğlu’nun ne söylediği ise önümüzdeki dönemde anlaşılacak. Şimdi konuyu analiz edenlerin düşüncelerine bakalım:
“Siyasal tarihte çok bilinen restorasyon dönemleri vardır:Örneğin: 1653’te İngiliz kralını kovan Cumhuriyetçi Cromwell’den sonra, 1661’de, Stuart Hanedanı‘nın (Kral II.Charles) yeniden iktidara gelmesidir.Örneğin: Fransız İhtilali’nin ürünü Cumhuriyet’i yıkan 1814-1830 Bourbon monarşisi ve 1830-1848 Kral Louis Philippe’nin meşrutiyet restorasyonudur.
İki örnekte görüldüğü gibi restorasyon; devrimciler için “kötü”, kralcılar için “iyi” bir dönem.”
Davutoğlu “neyi” yıkıp, “neyi” getirmekten bahsediyor? Gizli ajandada neyin yazılı olduğunu yıllardır söylüyoruz.”
- 1- Özgüven ve darbe girişimlerine karşı duruş
- 2- Sosyo-kültürel bütünlük, çözüm sürecine devam mesajı
- 3- Özgürlüklere yeni bir ahlaki formasyon
- 4- Paralel yapıyla mücadele, devlet ve bürokrasinin restorasyonu
- 5- Ahlak restorasyonu, 3Y ile mücadele
- 6- Yargıdan paralel yapının temizlenmesi
- 7- Kültür ve medeniyet restorasyonu
- 8- Ekonomik restorasyon
- 9- Türkiye’nin uluslarası alandaki yeri
Davutoğlu geçen yıl Diyarbakır Dicle Üniversitesi’nde yaptığı bir konuşmada daha da detaylı bir şekilde “restorasyon” kavramının içini dolduruyor. Aşağıdaki linkte konuşmanın metnini bulabilirsiniz:
Genel yapı itibariyle “cahil” ve “lümpen” seviyesinde yayın yapan Türkiye medyasının İngiltere, Fransa ve Almanya siyasi tarihini okuyucularına hatırlatması beklenemez. Zaten bu bilgiye sahip olan birisi olduğunu da sanmıyorum. Davutoğlu 1660-1785 yılları arasında süren restorasyon dönemini akademik alanda araştırmış bir kişi olarak gerek medyaya gerekse de parti kadrolarına göre çok daha avantajlı durumdadır.Aşağıda vereceğim linklerden bu döneme ilişkin bilgilere ulaşılabilir.
- http://www.wwnorton.com/college/english/nael9/section/volC/overview.aspx
- https://www.wwnorton.com/college/english/nael/18century/review/summary.htm
- http://mason.gmu.edu/~ayadav/historical%20outline/overview.htm
- http://www.saylor.org/site/wp-content/uploads/2013/10/ENGL203-OC-1.1.1-Restoration18thcintro.pdf
Restorasyon dönemi adı verilen süreçte İngiltere, Fransa ve Almanya’da yüzlerce düşünür bilim, felsefe ve sanat alanlarında çağlarının en önemli eserleriyle düşünce dünyasında çığır açmışlardır. Bu döneme sanat alanında “Neoklasik” dönem adı verilmektedir. Batı kültür tarihi göz önüne alındığında 1600 yılları ile 1800 yılları arasındaki iki yüz senede düşünce akımları coşmuş, nehirler gibi akmıştır.
“Literary historians sometimes break up this era into three periods, the Age of Dryden,
from 1660 to John Dryden’s death in 1700, when English neoclassicism was being
established; the Age of Pope and Swift, from 1700 to their deaths in 1744-45, when
neoclassicism fully flowered; and the Age of Johnson, from 1744-45 until his death in
1784, when neoclassicism began to be more fully challenged by a variety of ideas and attitudes, including the rise of the novel as a popular form, the development of
sentimentalism as a literary and philosophical movement, and the increasing optimism of Enlightenment thought.”The Restoration and the Eighteenth Century
Aynı dönemde Osmanlı İmparatorluğu derin bir Ortaçağ karanlığında fanatizmin hüküm sürdüğü hilafet rejiminde hiç bir düşünce akımı üretememiştir. Din ile bilim aynı kefeye konarak bilim kültürü teoloji ile özdeşleştirilmiş bugün bile bir çok kişinin yanlış ifade ettiği din ve bilim anlayışı imparatorluk siyasetine hakim olmuştur. Din fanatizminin hakim olduğu hilafet rejimi bugün lümpen kültürünün hakim olduğu yığınlara yeniden tanıtılmaya çalışılmaktadır. Cumhuriyet rejiminden hilafet monarşisine geçiş veya demokrasiden otokrasiye geçiş için zemin hazırlanmaktadır. Bu siyasi akımın ideolojisi ve fikri temeli dine dayalı teokrasidir. Eğer restorasyon kavramından anlaşılan bu ise önümüzdeki günlerde çok ciddi siyasi çatışmalar beklenmelidir. Türkiyede söz konusu edilen restorasyon hareketinin Batıdaki restorasyon hareketi ile hiç bir benzerliği yoktur. Olamaz da. Her şeyden önce kamusal alanda ve siyasi kültürel alanda fikri temeli yoktur. Lümpen kültürü içinde bocalayan halkın çoğunluğunun bu konuda kafası da karışıktır. Kutsal olan şeylere ve dini söylemin hakim olduğu siyasi alanda fikri bir farklılığa rastlamak mümkün değildir. Çoğunluğun din duygularına gönderme yapılarak siyaset yapılmaktadır. Eğitilmiş kitleler bu siyaset karşısında bocalamaktadır. Cumhuriyet Türkiyesinin kamu kurumlarının hemen hemen hepsinde değişim yaşanmaktadır. AB normlarına göre şekillenen kurumlar yeniden proglamlanmaktadır. Adalet ve hürriyet gibi temel siyasi kavramlar inanç ve sadakat gibi teolojik kavramlarla yer değiştirmektedir.
Eğer restorasyon kavramıyla bu değişim söz konusu ediliyorsa cumhuriyet kurumlarının teker teker kabuk değiştireceğine kesin gözüyle bakabiliriz.
Umarım restorasyon kavramı kullanılırken yapısal reformlar kastediliyordur.