Tunus’dan yayılan “Yasemin” kokusu Kahire’ye de ulaştı.
Hüsnü Mubarek idaresindeki ülke vatandaşları,uzun bir süredir gerçekleşmesini istedikleri talepleri için sokaklara döküldüler. Polisin müdahaleleri giderek sertleşiyor. Ölümler var. Durum hiç de iyi görünmüyor.
Simon Tisdall’ın The Guardian ‘da yayınlanan makalesinde söylediği gibi “Mısır, Tunus’ a benzemezl. Seksen milyonluk büyük bir ülke.” Tunus’un nüfusu ise Mısır’ın sekizde biri kadar.
Her şeyden önce Arap dünyasında yavaş yavaş başlayan, ama hızla yayılan bu sokak hareketlerini doğru okumak gerekiyor.
Genç, üniversite eğitimli ama işsiz kalabalık aralarında internet marifetiyle haberleşerek spontan gösteriler düzenliyorlar. Polisin göstericilerin hızına erişmesi mümkün değil. Nitekim ülkedeki internet haberleşmesini kısıtlamaktan başka çare bulamayan yetkililere eğitimli gençler elektronik dünyasının gizli tünellerinden girerek cevap veriyorlar. Kalabalıklar artıyor.
Otuz yıldır ülkeyi “çelikten yapılma bir yumrukla” yöneten Hüsnü Mübarek ,ABD’nin bu karmaşadan endişelendiğini çok iyi biliyor. Nitekim Barak Obama yönetime gelmesinin hemen ardından İslam dünyasına Kahire’den seslenmeyi uygun görmüştü. Yılda iki milyar dolarlık silah alan seksen milyonluk bu polis devleti yıkılırsa ne olur?
Bunu kimse düşünmek bile istemiyor. Bugün serbest seçimler yapılsa çoğunluğun oylarıyla iktidara gelebilecek siyasi güce sahip olan “Müslüman Kardeşler”, ABD’yi ve İsrail’i ciddi anlamda endişelendiriyor. Sokaklardaki kalabalık da bunu çok iyi biliyor. Arap İsrail savaşı dönemi artık geride kaldı. Tüm İslam ülkelerinde yaygın olarak görülen küçük esnaf gücü yani “çarşı” artık ülkedeki siyaseti belirlemiyor.
Yeni siyasi güç artık sokaklardaki gençler….