Bugün Kahire’nin ünlü Tahrir Meydanı’nda toplanan bir milyonun üzerindeki genç Mısırlı ( Sayı konusunda çelişkili haberler var), tüm dünyaya bir işaret gönderiyor. Firavunlar döneminden bu yana esaret altında yaşayan halk nihayet genlerindeki isyan bayrağını yeniden dalgalandırıyor.
Mısır yani Masr, işgallerle, savaşlarla ve despotlarla savaşarak yaşamayı öğrenmiş onurlu bir halk. Müslümanı, Hıristiyanı Yahudisiyle tek vücut halinde kenetlenmiş durumdalar. Mubarak’ın gizli ajanlarının provakasyonlarına meydan okuyorlar.
Geçtiğimiz gün Kahire Müzesi’ne saldıran ajanlar şimdi de İskenderiye Kütüphanesi’ne saldırıyor. Romalıların yaktığı söylenen İskenderiye Kütüphanesi. Gençler kütüphanenin ve müzenin etrafında insan zinciri oluşturmuş ajanların planını boşa çıkarmak için medyaya açıklamalarda bulunuyorlar.
Masr’ın despotlarla dolu tarihinin belki de son halkası Mubarak, ısrarla direniyor. Servetinin yaklaşık 35 Milyar dolar civarında olduğu söyleniyor. Bir hava subayının elde edebileceği en kirli servet bu her halde.
Rüşvet ve yolsuzlukların kol gezdiği ülkenin güzel insanlarının hak ettikleri demokratik düzene kavuşmaları ne zaman mümkün olacak acaba?
Bu isyan bu direniş nihayet demokrasiyi getirecek mi? Bunu söylemek çok zor.
Halife Ömer’in M.S: 639 yılında dört bin Arap atlısını Bizans idaresindeki Heliopolis’e göndermesiyle Mısır İslamiyetle tanışmıştı. Yaklaşık üç yıl süren zorlu savaştan sonra şehir düştü.
Yaklaşık yüz yıl süren Emeviler döneminde Mısır’da önemli değişiklikler oldu. Konuşulan ve yazılan Mısır dili, Mısır dini ve Mısır Kültürü hızla değişmeye, Araplaşmaya başladı.
750 yıllarına gelindiğinde Abbasiler’in hakimiyetine giren Masr, bu kez de Kop’ların isyanlarına sahne oldu. Müslümanlığı kabul etmeyen Kop’lar direndiler. 829-830 yıllarında Kop isyanı kanla bastırıldı. Fatimilerin 969 yılında Mısır’ı fethetmelerine kadar olan dönemde göreceli olarak valiler tarafından idare ediliyordu.Mısır hep işgal edildi, halk hep isyanlarla cebelleşti. Emeviler, Abbasiler, Memluklar, Fatimiler, Osmanlılar, Almanlar, Fransızlar, İngilizler yüzlerce yıldır halkı baskı altında tutuyor.
Şimdi yeniden özgürlük şarkıları söyleniyor. Acaba bu kez özgürlük elde edilebilecek mi?
ABD ve Avrupa endişeyle bekliyor. Otuz yıldır dengede duran bir kaya dağdan aşağıya yuvarlanmak üzere. Mısır sallanırsa tüm Ortadoğu sallanır . Ortadoğu’da Mısır olmadan barış, Suriye olmadan savaş olmaz derler…
Kahire de Tahrir meydanında toplanan Mısır halkı şimdi tüm bölgeyi sallıyor. Domina taşları birbiri ardından düşüyor. Tunus, Yemen, Ürdün, Suriye, Lübnan, İsrail…
Evet, bu sallantı büyük bir olasılıkla İsrail’den de hissediliyor. Netanyahu ve kabinesi acaba ne yapacak? Mubarak’ı desteklemeye devam edecekler mi?
Ümmü Gülsüm’ün bir şarkısının sözlerini anımsıyorum.
INTA OMRE :(Sen Benim Ömrümsün)
- Gözlerin beni kaybettiğim günlerime döndürdü
- Bana geçmişten ve onun acılarından pişman olmayı öğrettiler
- Senin gözlerini görmeden benim gözlerimin gördüğü herşey boşa geçmiş bir yaşamdı
- Hayatımın bu kısmını nasıl kabul ettiler?
- Nurunla yaşamımın gündoğumu başladı
- Senden önce yaşamımın ne kadar fazlası kaybedilmiş?
- O boşa giden bir geçmişti sevgilim.
- Kalbim senden önce mutluluk görmedi.
- Kalbim hayatta acı ve ıstırabın tadından başka asla bir şey görmedi.
- Hayatı sevmeye henüz şimdi başladım.