Giuseppe Verdi’nin bestesi, Francesko Maria Piave’nin librettosunu yazdığı ünlü La Traviata operasını Antalya’da izledin.
On yedinci yüzyıl “medya”sı olarak kabul edilen operanın artık yavaş yavaş gözden düşmeye başladığı yıllarda 1853 yılında ilk kez Venedik’te Teatro la Fenice’de sahnelenmiş.
Bu eserle Alexandre Dumas’ın 1848 yılında yayınlanan Kamelyalı Kadın adlı romanı arasında bağlantı kuruluyor. Aslında biraz da gerçek yaşam hikayesi denebilir. Paris’in “elit fahişesi” çok canlar yakmış. Artık her alanda bariz bir şekilde ortaya çıkan burjuva sınıfının temsilcilerini eğlence yerlerinde görmek mümkün. yeni açılan restoranlar, müzikholler ve randevu evleri. İşte bu evlerin en ünlüsü dünya güzeli Marie Duplesis’in eğlence evi. Paris elitlerinin hayran olduğu, Franz Liszt’in de aşık olduğu Marie Duplesis’in sevgilileri arasında Alexandre Dumas ‘ın da bulunduğu biliniyor. Marie Duplesis 23 yaşında vereme yenik düşüyor. la Traviata’nın son sahnesinde Violetta da aynı kaderi paylaşır. Marie Duplesis genç yaşında iki evlilik de gerçekleştirmiş. İlki asil Kont Édouard de Perregaux, diğeri de İsveçli asil Kont Von Stakelberg. Her iki asil kont da ölürken başucundaymış diye anlatılır.
Konu ne ? Eğlence evi sahibesi güzel Violetta ile zengin burjuva bir ailenin oğlu Alfredo’nun trajik hikâyesi.
Mekan : Paris
Violetta Valery : Eğlence evi sahibesi (Bir hayat kadını) Romanda Marguerite Gautier (Gerçek ismi Marie Duplesis)
Alfredo Germond : Burjuva ailenin oğlu. Romanda Armand Duval.
Asaletin çok önemli olduğu on yedinci yüzyıldan on sekizinci yüzyıla geçişte asiller (toprak sahipleri) fakirleşirken tüccarların zenginleştiği ve burjuva sınıfının yükselişi bariz bir biçimde ortaya çıkmaya başlamıştır. Paris eğlencenin ve modanın merkezi olarak bu yüzyılda yerini almaktadır. Eğlence evleri zenginlerin toplandıkları mekanlar olarak müzik, dans, kumar, içki, vb. gibi çok amaçlı hizmetler sunmaktadır. Ev sahibeleri de Fransızca “courtisane”, aynı anda bir kaç kişinin sevgilis olan para karşılığı zenginlere eğlence servisleri sunan hayat kadınları tipi olarak ortaya çıkmaktadır. Türkçede “randevu evi” , “genel ev” gibi kavramlar olmasına karşın kültürel olarak “courtisane” kavramını karşılamazlar. Toplumda eğlence evi sahibeleri ve eğlence evlerine gidenlere de farklı statüler verilmiştir.
“la Traviata” kavram olarak o dönemin “Hayat Kadını” tipine bir gönderme yapmaktadır.”courtisane”
Antalya Devlet Opera ve balesi’nin 16 Ekim 2012 tarihli premiyerinde operayı izledin.
Dekoru beğenmedin. Seyirciye “courtisane” kavramını açıklayan bir dekor yok. Türk seyircisinin “courtisane” kavramı konusunda hiç bir fikri yok. Genel ev kadını, kapatma, mama,vb. gibi bu topraklara özgü kavramlara alışık olan seyirci “courtisane”‘ı nasıl anlayacak?
Konuya ilişkin hiç bir şey ifade etmeyen bir merdiven, Alexandre Dumas’ın Kemalyalı Kadın romanının Fransızca versiyonu :La Dame aux camélias ‘ın devasa bir maketi ve üç adet telefon kablosu bobinin oluşturduğu bar ile tamamlanan “eğlence evi”, simokin ve tuvalet giyen müşteriler ile günümüze yaklaştırılmaya çalışılmış.
Sana göre son derece başarısız bir uyarlama olmuş. Seyirci olarak zaten İtalyanca söylenen aryalar anlaşılmıyor. “courtisane” kavramı bilinmiyor. Romanı okuyan seyirci sayısı da az olduğu için sahne üzerine yansıtılan Türkçe ve İngilizce projeksiyonlarla bu açık kapatılmaya çalışılmış.
Kostümlerin ve sahnelemenin çok zayıf olduğu bir operayı izlemek çok zordu. Sen de zorlandın. Sıkıldın. Ünlü şarkıları dinlemekte zorlandın.