Korkuteli’nin eski adı kaynaklarda İsinda olarak belirtilmektedir. Pisidia bölgesinde yer alan İsinda şehrinin, bugünkü Korkuteli ilçesinin 8 km güney doğusundaki Yazır köyü sınırları dahilinde olduğu kabul edilmektedir. Pisidia tarihi kitabının yazarı Ramsay yaptığı incelemelerde bazı nümismatik bulgulara göre üzerinde Sinda ve İsinda ibareleri bulunan sikkelerin Lycia’daki İsinda’ya ait olabileceğini ileri sürmüştür. İsinda antik kentinin Kaş’a on üç kilometre uzaklıktaki Belenli köyü civarında bulunan antik kent ile Yazır köyü yakınındaki İsinda aynı kent mi, yoksa iki farklı yerde aynı isimde iki kent mi, araştırmak lazım.
Geniş çapta elma tarımı yapılan Korkuteli Elmalı platosunda ilkbaharda elma çiçeklerinin arasından görülen karlı Beydağları sizi davet eder. İki hafta önce Elmalı yaylalarından dönüşte bu daveti almış olmalıyım ki 7 Nisan Cumartesi günü elma çiçekleri arasından karlı beydağlarının fotoğrafını çekmek üzere yola çıktım. Antalya’dan çıktıktan sonra otuz kilometre sonra Tahtalı Beli bütün ihtişamıyla gözlerinizin önüne seriliyor. Sol yanınızda Termessos Dağı(Güllük Dağı) hemen dikkatinizi çekiyor. Bugünkü çift yönlü asfalt yolun altında kalan eski Roma Döşeme yolu bölük pürçük göze çarpıyor. Yol yapımı sırasında dangalak bir yol mühendisinin yok ettiği asla geri gelmeyecek bir tarihi eser daha. Ticaret yolunun Foça(Phoca)’dan başlayarak Gediz(Hermos) nehri vadisini takiben, Salihli(Sardes) üzerinden Denizli(Laodiceia)’ye oradan da Horzum(Kibyra) ve İsinda hattından Antalya(Pamphilya)’ya kadar ulaştığı Ramsey tarafından ileri sürülmüştür.
Her bin yılda isim değiştiren bu Pisidia şehri bugün aynı adla anılan plato üzerinde bulunur. Yazır Köyü bölgenin belki de en dikkat çekici köyü olma özelliğinde. Antik çağda İsinda adını taşıyan şehrin üzerine kurulan İstanoz daha sonra Yazır adını almıştır. Yazır aslında bir Türkmen boyunun adı. Bozoklar kolundan Ay Han’ın obası Yazır olarak anılmakta. Yazır boyunun yerleştiği bir çok yöre mevcut. Bu Türkmen boyların nasıl olup ta bu kadar dağıldığı da ayrı bir araştırma konusu. O dönemde bu bölgede yaşayan Pisidia kökenli gayri-Müslim halkın da olduğunu unutmamak gerekir. İsinda antik çağda ticaret yolu üzerinde yer almıştır.
Bugünkü Korkuteli ise zaman içerisinde nüfusun artmasıyla kurulmuş olan yeni yerleşimler tarafından oluşturulmuş. Adını 1915 yılında şehzade Mehmet Korkut’un anısını yaşatmak isteyen bir Osmanlı bürokratı tarafından değiştirilmiştir. (1) Yeni kurulan bir şehir olarak mimari tarzı ve şehir planlamasındaki hatalarıyla, çarpık yapılaşması ve karmaşık sokaklarıyla bir kaosu yansıtmaktadır. Özetle antipatik bir şehir görünümündedir. Bölgenin doğal kaynakları yağmalanmış, geriye maden ocaklarının kemirdiği tepeler ve Hes’lerin kuruttuğu akarsuların pislik dolu susuz yatakları kalmıştır. Bunlardan biri de tam şehrin ortasından geçer. İsinda çayı ya da bugünkü adıyla Korkuteli Çayı olarak bilinen bölgenin en önemli doğal aktörü, yapılan baraj ve HES ile ekolojik denge alt üst edilerek içinden çıkılmaz sonuçlar doğurmuştur. Bölgede ilkbaharda eriyen karlar ve mevsim yağışları nedeniyle kendi doğal akış yönü tıkalı olduğu için tüm platoda su taşkınları çok sık görülmektedir. Nedense bu dere yataklarına konut yapma fikri uyanık yerel politikacıların başvurduğu bir kolaylık olarak gündeme geliyor. Artık manzarasından mı yoksa akarsuya kolaylıkla deşarj edilen kanalizasyon sularından mı yoksa harfiyat azlığından mı nedir tüm dere yatakları derme çatma ucuz inşaatlarla dolduruluyor. yerel idareler bundan ciddi rant elde ediyor ama ceremesini oradan ev alan halk çekiyor. Akarsu yatakları islah edilmediği için her mevsim dönümünde su taşkınları kaçınılmaz oluyor. Hiç bir yerel idare bundan ders çıkarmıyor. Dere yataklarına inşaat furyası her şeye rağmen sürüyor.
Çift yönlü asfalt yolda hızla giderken yolun iki yanında elma bahçelerinin uzanıp gittiğini görürsünüz. Anayoldan köy yollarına saparak yolculuğu daha görsel hale getirmeyi planlıyorum. Köy yollarının çoğu asfalt. Yaylalara giden yollarda dolaşarak bölgeyi tanımaya çalışıyorum. Yazır yoluna sapıp Kuzey Doğu yönünde uzanıp giden köy yollarında dolaşmak çok keyifli. Kargın, Kemerağzı, Köseler köyleri geleneksel on sekizinci yüzyıl geleneksel bağdadi mimari örnekleriyle dolu. Bu köy yollarından geçerek Burdur Gölü’ne kadar yapılacak yolculuk baharı karşılamak için mükemmel bir rota olabilir. Zamanım kısıtlı olduğu için bunu gerçekleştiremiyorum. Kuzeyde aralarında Salda, Yarışlı, Acıgöl gibi kuş cennetleri, doğa harikalarının bulunduğu göller bölgesi bir sonraki gezimin rotası olacak. Bu göllerin her biri önemli bir kuş barınağı. geçen yıl flamingoların gelişini Yarışlı Gölü’nde görmeyi umut ediyordum. Fakat yarışlı Gölü’nün aşırı kirlenmesi nedeniyle yiyecek bulamayan flamingolar civar göllere gitmişler. Acıgöl, Işılı Gölü, Salda Gölü daha az kirlendiği için kuşlara ev sahipliği yapacaklar. O göller de kirlenince ne olacak bilmiyorum. Salda Gölü bana göre sınırda sayılır.
————————————————————————
(1) Tekeoğulları ve Osmanlının ilk döneminde Korkuteli’nin adı, Roma dönemindeki İsinda ifadesinden değiştirilerek, “İstanoz” şeklinde söylenmiştir. Bu söyleyiş tarzı, belki de, Bizans dönemindeki “stena” veya “stenez” (sıkışık, dar) kelimesiyle bağlantılı olarak Türkler tarafından “İstanoz” dönüştürüldüğü düşünülebilir.4 Türklerin bu tanımlamayı 1915’e kadar sürdürdükleri, aynı tarihte alınan bir kararla, Şehzade Mehmed Korkut’un5 anısını yaşatabilmek için “Korkuteli” şekliyle yeniden düzenledikleri görülmektedir.