web analytics

Doğubeyazıt tam bir sınır şehri. Dükkanlar ithal mallarla dolu. Çay, kahve, sigara, alkol başta olmak üzere elektronik eşya ve Çin malları dikkat çekiyor. Ermenistan, Nahcivan ve İran sınır kapılarından içeriye sadece Afgan asker kaçakları girmiyor, kaçak mallar da giriyor anlaşılan. Bir süre sokaklarda dolaştıktan sonra olası bir depremin buradaki binaların çoğunu yıkacağına hükmediyoruz. Çarpık yapılaşma artık bir standart haline getirilmiş. Çok katlı Laz apartmanları parlak balkon süslemeleriyle çok şık ama sağlam olmadıkları o kadar belli ki. Hava çok soğuk. Ağrı dağından esen rüzgar kar soğuğu getiriyor.

Ağrı dağını fotoğraflamak umuduyla Iğdır’a doğru yola çıkıyoruz. Ermenistan sınırına paralel bir güzergahta yol alıyoruz. Doğubeyazıt’ın denizden yüksekliği 1624 metre olmasına karşın Iğdır 860 metre irtifaya sahip. Iğdır bu bakımdan Doğu Anadolu’nun en az irtifaya sahip yeridir denebilir. Iğdır ovası her türlü tarımın yapıldığı  doğal bir mikroklima özelliğine taşıyor. Bu iklim değişikliğini şehre yaklaştıkça artan sıcaklıktan anlıyoruz.

Iğdır maalesef Türkiye’nin havası en kirli kentlerinden biri olma etiketini de taşıyor. Coğrafi yapısı gereği çukurda kalan ova üzerindeki hava Ağrı dağından gelen soğuk hava altında hapis kalıyor. Partikül maddeler hava kirliliğin ana nedeni. Kentin çok ciddi bir hava kirliliği problemi olmasına karşın insanlar bir türlü çözüm üretemeyen liyakatsiz idarecilerin beceriksizliği yüzünden hastalanıyor.

Iğdır: Yerini sevmeyen kent – YouTube

Güliz Taşlı Yollarda: IĞDIR – YouTube

Iğdır Gezilecek Şehir Mi? İzlemeden Karar Vermeyin – YouTube

Nemli ılık hava içimizi ısıtırken program gereği bölgenin ilginç fotoğraf mekanlarından Koç başı mezarlığına yöneliyoruz. Karakoyunluların tarihi mezarları gerçekten ilginç. Mezar taşları koç biçiminde yapılmış. Öte yandan bölgenin nüfus yapısı son derece karmaşık. Günümüzdeki etnik yapı birinci savaştan sonra göçlerle oluşmuş. Farsça, Kürtçe ve Türkçe dillerinin konuşulduğu üçlü bir etnik yapı.

 Iğdır Merkezin etnik yapısı – Etnikce

Cumhuriyetin İlk Nüfus Sayımına Göre Iğdır’ın Demografik Yapısı | Hidayet Kara – Academia.edu

IĞDIR IN DEMOGRAFİK YAPISINDA GÖÇ VE AHISKA TÜRKLERİ ÖRNEĞİ – PDF Ücretsiz indirin (docplayer.biz.tr)

Mezarlar bu bölgede nedense turistik ziyaret alanları gibi düzenlenmiş. Oysa Urartu uygarlığından bu yana gelip geçen farklı medeniyetlerin, etnik grupların kim bilir hangi dinden olanların mezarları acaba var mı? Mezarlıklardan hiç hoşlanmam. Bu fotosafaride sanki  başka ilginç fotoğraf konuları yokmuş gibi mezarlarla vakit kaybettiğimizi düşünüyorum. Vaktimiz çok az olduğu için Iğdır’ın ünlü İranlılar lokantasına gidip yerel yemeklerin tadına bakıyoruz.

Saray lokantası diğer adıyla İranlılar lokantası İran göçmeni bir aile tarafından işletiliyor. Şeriat idaresinin baskılarından kaçıp Iğdır’a yerleşmişler. Hakkari’den Kars’a kadar tüm sınır bölgelerinde İranlı göçmenler var. Laik Şah rejimi sona erince ülkeden milyonlarca insanın göç ettiği biliniyor. Gerçek sayıyı bilen de yok sanırım. 1979 sonrası İran’ın orta sınıfı büyük ölçüde batıya göç etti. En az beş altı milyon insandan söz ediyoruz. Türkiye’ye 2 milyon İranlının göç ettiğini ileri sürenler var. Türkiye sınır bölgeleri de kendilerine yeni bir gelecek arayan İranlı Kürt kabileler için uygundu. Saray lokantası sahipleri de bu ailelerden biriymiş. Lokantanın işleticileriyle kısa bir sohbet sırasında Hollanda’da ve Fransa’da da şubeleri olduğunu öğreniyorum.

Iğdır’ın en ünlü yemekleri arasında  Bozbaş ve aşure önde geliyormuş. Bozbaş kuzu veya koyun  but etinin uzun süre kendi suyunda  nohut ve domates  ile pişirilmesiyle yapılıyormuş. Özel metal kaplarda kemiğiyle ve suyuyla birlikte servis ediliyor. Çoğunlukla bu yemek yeniyormuş. Önce pidelerin doğrandığı tabaklara etin suyu dökülüyor sonra etli kısım yeniyor. Ağır bir yemek olmadığı söyleniyor.  Gerçekten nefis bir et yemeği. Aşurenin de tadına baktıktan sonra Iğdır’a veda edip yola koyuluyoruz. Yolumuz uzun. Yol üzerinde fotoğraflayacağımız bir çok yer var. Kars’a kadar yol üzerindeki  kırkıncı kilometredeki Tuzluca terapi merkezi ve Gökkuşağı tepelerini çekeceğiz.

Tuzluca bölgesi isminden de anlaşılacağı gibi tuz mağaralarının olduğu bir bölge. Binlerce yıldır tuz çıkarılan bu mağaralar günümüzde de aynı amaçla kullanılıyor. Kaya tuzu ilkçağlardan bu yana Mağaralar belirli hastalıkların tedavisinde etkili oluyormuş.

Tuzluca Tuz Terapi Merkezi Hizmete Açıldı (igdir.edu.tr)

TUZLUCA KAYA TUZLASI TuzlucaRock Saltpan – PDF Free Download (docplayer.biz.tr)

Bölgedeki kaya ve toprak formasyonu değişik renklerin ortaya çıkmasına sebep olmuş. Kırmızı, sarı, yeşil, kahverengi ve diğer renk tonlarının hakim olduğu tepeler göz alabildiğince uzanıp gidiyor. “Rainbow mountains” adı verilen Peru’daki Vinicunta dağlarının renklerinin dünyada bir çok yerde bulunduğu da seyyahlar tarafından keşfedilmiş. Türkiye’de Erzurum Oltu, Ankara Nallıhan, ve Iğdır Tuzluca bölgelerinde bulunan gökkuşağı tepeleri rüzgar erozyonuyla topraktaki minerallerin milyonlarca yıl içinde ortaya çıkmasıyla oluşuyormuş. Iğdır’ın kirli havasından kurtulup şiddetli rüzgarların ıslık seslerini duyduğumuz Tuzluca Gökkuşağı Tepeleri  bölgesine ulaşıyoruz. Bu rüzgar büyük bir olasılıkla Ağrı dağının bir hediyesi. Henüz uyanık iş adamları buraları keşfedip RES’leri tepelere dikmemişler ama eli kulağındadır. Hızla büyüyen RES çılgınlığı en ufak bir esintinin olduğu tepeleri bile sararken buradaki şiddetli rüzgarın sağlayacağı olanakları ceplerine indirmek isteyenler mutlaka olacaktır. O zaman da bu doğa harikası tepelerin fotoğraflarına elveda demek gerekir. Bu tepelerin koruma altında olup olmadığını da bilmiyoruz. Süratle milli park statüsüne kavuşturulması gereken yerlerden biri. Yerel idareler tehlikenin farkında değiller. Bugün ilgi çeken bu doğal güzellik rant avcıları tarafından hızla yok edilebilir. Yerel idarelerin kısa vadeli planlarıyla tanıtımı yapılan bu güzelliklerin tahrip edildiğini bir çok yerde gördüm.  

Tuzluca’nın ‘Gökkuşağı Tepeleri’ (politikars.com)

IĞDIR GÖKKUŞAĞI TEPELERİ BELGESEL TADINDA – YouTube

Şiddetli rüzgara karşın gökkuşağı tepelerinde çekimlerimizi yapıyoruz. Tepelerin zemini  yeni eriyen karlar nedeniyle iyice yumuşamış olduğundan yürümekte zorlanıyoruz. Bazı yerlerde çamura gömülüyoruz. Yer yer kar kalıntıları var. Onların üzerinde yürüyerek çamurlardan kurtulmaya çalışıyoruz. Kar maskemi ve eldivenlerimi takmama rağmen rüzgarın soğuk, nefes kesici gücünü hissediyorum. Şiddetli rüzgar, yoğun çamur çekimleri güçleştiriyor. Çekimleri kısa kesip Ermenistan sınırındaki bir çayhaneye uğramaya karar veriyoruz. Sınır kulübelerinin altında bir dere kenarında çay molası veriyoruz.

.    

Iğdır

Post navigation