Liselerde okutulan tarih, monarşinin kaldırıldığı ,‘cumhuriyet’ ilanının hangi nedenlerle yapıldığını da teyid eder, gerekçelendirir niteliktedir. Bir anlamda 1923 yılında kurulan yeni iktidarın demokrasi ve insan hakları doktrini olarak bir sonra gelecek kuşaklara aktarılmak üzere kurgulanmış ideolojisidir. Oysa istibdadın sisinde(Tevfik Fikret’in SİS şiiri okunmalıdır) kaybolan insanların 1923 yılından sonra nasıl şekilleneceğini de siyasi olarak anlatır.Cumhuriyet tarihi ‘Tek adam’a ve ‘İkinci Adam’a endeksli olarak genç beyinlere ekilir. Özellikle de ikinci savaş öncesinde yükselen “Milli Şef” istibdadı cumhuriyetin gayri müslim ve hürriyetci tabakalarını şiddetle yok etmeye çalışmıştır. Faşizmin toplumun gerek okumamış gerekse de okumuş kesimlerinde ne denli yayıldığı ayrı bir araştırma konusudur.
Meşrutiyet dönemi öncesinde hürriyet kelimesi bir anlam ifade ediyor muydu?
Osmanlı toplumunda “eşkiyalık” ve “isyan” bir anlamda “hürriyet” ve “adalet” isteyen halkın talep etme biçimlerinin bürokrasi tarafından ne şekilde algılandığıyla alakalıydı.
Tarihin akışı içinde adalet isteyen, hürriyet isteyen bazı kişilerin eşkiya olarak nitelendirilmeleri ve ağır şiddet uygulanarak direnşin kanlı bir biçimde yok edilmesi “ibret” olması amacıyla alışıldık bir olaydı.
Bazı tarihsel belgelere göre Osmanlı bürokrasisinde çok yüksek seviyelerde bulunan kişilerin, emirlerindeki memurları vasıtasıyla halka uyuladıkları baskıya itiraz edenler eşkiya olarak nitelendirilirdi.(1) Bu direnişin çok farklı nedenleri olduğu itibariyle hürriyet konusunun ana tema olduğunu söylemek mümkündür.
Altı yüz yıllık imparatorluk deneyimi ve 87 yıllık cumhuriyet ve demokrasi tecrübesinin insanların hürriyet kavramına nasıl yansıdığı da ayrı bir araştırma konusudur.
AB sürecinde hazırlanan dönem raporları ve bireysel özgürlüklerin farklı siyasi sistemlerde ölçümlerini yapan sivil toplum kuruluşları çok değişik istatistikler ortaya koymaktadır.
http://www.amnesty.org/en/region/turkey/report-2009
Modernitenin hür insan kurgusu ‘adamına göre’ hürriyet dağıtır. İktidara ‘Takvim-i Vakayi’ türü gazetecilik yaparsanız önce giyiminiz değişir, sonra yaşadığınız ortam. Hemen sınıf atlarsınız. Bu sınıf atlama merakı hiç tükenmez. Her an sınıf atlamak için her şeyi yapmaya hazır bir sürü yazar ve akademisyen bulabilirsiniz.
(1) (Efkan Uzun : Ankara Üniversitesi 2008, Doktora tezi;XVII. YÜZYIL ANADOLU İSYANLARININ ŞEHİRLERE YAYILMASI; SOSYAL VE EKONOMİK HAYATA ETKİSİ (1630–1655))