İrlandalı kökenli ABD’li yazar ,Frank McCourt yakalandığı hastalığa yenildi ve 78 yaşında NewYork’da vefat etti. McCourt ‘un, 1996 yılında Pulitzer Biyografi ödülü alan ve 1999 yılında uzun metrajlı filmi yapılan, “Angela’nın Külleri” romanında, yazarın çocukluğunun İrlanda’nın Limrick kentinin kenar mahallelerindeki sefaletin en ince ayrıntısına kadar esprili bir dille aktarıldığı yoksulluk, açlık ve alkolizm evrensel bir perspektifle bir insanlık trajedisi olarak okuyucusuyla buluşuyordu.
1931 yılında NewYork ‘da İrlandalı göçmen bir ailenin ilk çocuğu olarak doğan McCourt, ABD ‘deki ünlü ekonomik kriz nedeniyle İrlanda ‘ya geri dönme kararı alan ailesiyle birlikte fakirliğin ve sefaletin ağır bataklığında nasıl yaşadıklarını anlattığı biyografik romanı “Angela’nın Külleri “ ile 1966 yılında tüm edebiyat çevrelerinde tanındı.
Babası alkolik olan Frank , Limrick ‘de yaşadıkları evi ,sürekli yağmur sularının doldurduğu çürümüş tahta döşemesiyle giriş katı ve farelerin cirit attığı evi şaka yollu anlatırken gıda yetersizliğinden ölen üç kardeşini , kazandığı üç beş kuruşu çocuklarına süt almak yerine alkole yatıran babasını da karikatürize edebiliyordu.
Romanın esas başarısı McCourt ‘un böylesine ağır ve trajik bir öyküyü esprili bir dille okuyucusuna sunabilmesinden kaynaklanıyor kanımca.İrlanda ‘da üç yıl bulunduğum süre içinde hemen hemen her hafta sonu Dublin ‘den 1,5-2 saatlik mesafedeki kentleri keşfe çıkardım. Civar kentlerdeki Publarda düzenlenen şiir,müzik ve komedi matinelerine katılmak büyük bir keyifti. Böylesine kültür düzeyi yüksek,barışcı insanların yaşadığı bu küçük adadaki mucizeler arasında her gün keşfedilecek bir şeyler bulabiliyordunuz. Limerick de ziyaret ettiğim kasabalardan biriydi.”Shannon havaalanı”nın bölgede açılışıyla birlikte gelişen ekonomik koşullar fakirliği silmiş götürmüş olmalıydı.Benim gördüğüm ,rengarenk kapılarıyla tipik İrlanda evlerinden çıkıp neşeyle koşuşan çocuklardı.
1931 yılında NewYork ‘da İrlandalı göçmen bir ailenin ilk çocuğu olarak doğan McCourt, ABD ‘deki ünlü ekonomik kriz nedeniyle İrlanda ‘ya geri dönme kararı alan ailesiyle birlikte fakirliğin ve sefaletin ağır bataklığında nasıl yaşadıklarını anlattığı biyografik romanı “Angela’nın Külleri “ ile 1966 yılında tüm edebiyat çevrelerinde tanındı.
Babası alkolik olan Frank , Limrick ‘de yaşadıkları evi ,sürekli yağmur sularının doldurduğu çürümüş tahta döşemesiyle giriş katı ve farelerin cirit attığı evi şaka yollu anlatırken gıda yetersizliğinden ölen üç kardeşini , kazandığı üç beş kuruşu çocuklarına süt almak yerine alkole yatıran babasını da karikatürize edebiliyordu.
Romanın esas başarısı McCourt ‘un böylesine ağır ve trajik bir öyküyü esprili bir dille okuyucusuna sunabilmesinden kaynaklanıyor kanımca.İrlanda ‘da üç yıl bulunduğum süre içinde hemen hemen her hafta sonu Dublin ‘den 1,5-2 saatlik mesafedeki kentleri keşfe çıkardım. Civar kentlerdeki Publarda düzenlenen şiir,müzik ve komedi matinelerine katılmak büyük bir keyifti. Böylesine kültür düzeyi yüksek,barışcı insanların yaşadığı bu küçük adadaki mucizeler arasında her gün keşfedilecek bir şeyler bulabiliyordunuz. Limerick de ziyaret ettiğim kasabalardan biriydi.”Shannon havaalanı”nın bölgede açılışıyla birlikte gelişen ekonomik koşullar fakirliği silmiş götürmüş olmalıydı.Benim gördüğüm ,rengarenk kapılarıyla tipik İrlanda evlerinden çıkıp neşeyle koşuşan çocuklardı.
O zamanlar McCourt’un kitabını okumamıştım.İrlanda ‘da tanınmamış bir çok usta yazar var.Özellikle Dublin publarında düzenlenen edebiyat matinelerinde karşınıza çıkıveriyorlar.Tek kitaplı yazarlar.Kiminin belki de hiç bir vakit tanınma şansı yok.Ama edebiyat kalitesi olarak belirli bir geleneğin temsilcileri orada Dublin ‘de Cork da ve Belfast ‘da mütevazi yayınevleri tarafından yayınlanıyorlar :
Belki bir gün onların adlarını da duyarız :
McCourt ‘un kitabı 27 ülkede dört milyondan fazla satmış. 17 dile çevrilen kitap aşağıdaki ödülleri kazandı.
· The National Book Critics Circle Award
· The Los Angeles Times Book Award,
· The ABBY Award
· The Pulitzer Prize for Biography
Frank McCourt