Van gölü çevresinde yapılaşma diğer göllere göre fazla değil. Sebebi büyük bir olasılıkla Van göl sularının tarıma elverişli olmamasından kaynaklanıyor olabilir. Suların sodalı ya da tuzlu olmasının jeolojik sebepleri var. Doğubayazıd’a kadar yolumuz göl kıyısı boyunca Erciş’e sonra Karahan’a kadar devam ediyor sonra İran sınırına paralel bir güzergah izliyor.
Fotoğrafçıların çok yakından tanıdığı İnci Kefali göçü de bu kıyılarda dere ağızlarında gerçekleşiyor. Endemik bir balık türü olan İnci Kefali Van gölünün sodalı tuzlu sularında (PH değeri 9.8) yaşayabilen tek balık türü. Nisan aylarından itibaren yumurtlamak için dere ağızlarına tatlı sulara göç ediyor. Sulara ulaşmak için önlerine çıkan engelleri aşmak için sıçrayarak ilerliyorlar. Alaska somonları gibi. Aşağıdaki linklerde inci kefalinin göç yolculuğu belgelenmiş.
- İNCİ KEFALİ (tarimorman.gov.tr)
- İnci Kefali Göçü – Migration of Pearl Mullet — Yandex video arama
- İnci kefalinin mucizevi yolculuğu: Göç zamanı (gaiadergi.com)
Erciş yakınlarındaki Deliçay inci kefali göçünün en iyi fotoğraflandığı yerlerden biri. Diğeri ise Muradiye ilçesi Bendimahi çayı. Mayıs haziran ayları inci kefali göçünün gerçekleştiği zaman aralığı. Şubat ayında olmamız nedeniyle fotoğraf imkanımız yok. Van gölü kıyısında fotoğraf çekilecek birçok yer var ama bizim zamanımız yok. Gölün kıyısından Ağrı dağı manzarasını görmek de mümkün. Göl ile ilgili teknik bilgiler ise şöyle:
Uzunluk : 119 km (74 mil)
Genişlik : 80 km
Yüzölçümü 3.755 kilometre kare
Ortalama derinlik : 171 metre
En derin yeri : 451 metre
Yüzey rakımı : 1640 metre
Kıyı uzunluğu : 430 kilo metre
Adalar : Akdamar, Çarpanak, Adır ve Kuş adası
Yerleşimler : Van, Edremit, Gevaş, Tatvan, Ahlat, Adilcevaz, Muradiye ve Erciş
Artık Urartu uygarlığının kadim topraklarındayız. E-80 karayolu İran ile Türkiye arasındaki ticaret yolu olarak biliniyor. Eski kervan yollarının da kesiştiği noktaya eski adıyla Bazid’e gidiyoruz. Yolun sağ tarafında tüm heybetiyle Ağrı Dağı yükseliyor. Hava çok bulutlu olduğu için net bir fotoğraf alamıyoruz. Tendürek dağı geçidi var. Karlı günlerde sık sık kapanan 2644 metrelik bir geçit. Somkaya ve Gülizar köyleri geçidin en yüksek yerlerinde yer alıyor. Bu bölgede güvenlik nedeniyle sık sık kontroller yapılıyor. Yolun durumunu öğrenmek için Alo 159 ‘u arıyoruz ama telefona cevap veren kişinin ne söylediği anlaşılmadığı gibi teknik olarak hatta ciddi sorunlar var. Bu hayati kamu kurumu liyakatsiz kişilerin elinde heba olmuş durumda. Yol durumunu öğrenemiyoruz. Üçüncü dünya ülkesi olmanın sıkıntısı burada da karşımıza çıkıyor. Tendürek geçidinin açık olup olmadığını 159 dan öğrenemiyoruz. Böylesine ticari stratejik bir yol hakkında devletin yetkili kurumu bilgi vermekten aciz. Bu yüzyılda teknolojinin bu aşamasında o telefonun başına becerikli birini oturtmayı bile beceremeyen ama hamasete gelince mangalda kül bırakmayan bir kamu kurumu.
Doğubayazıt bu bölgenin en önemli kentlerinden biri. Tarihsel süreç boyunca doğu ve batı arasında bir geçit olarak stratejik önem taşımış. Bölgede MÖ 1. Yüzyıldan itibaren Urartu beyliklerinin varlığı görülüyor. Anadolu’nun tarihinde Urartuların önemli bir rol oynadıklarını da söylemek gerekir.
Urartu Uygarlığı (hermetics.org)
Urartu | Anadolu Uygarlıkları (anadoluuygarliklari.com)
Günümüzde Urartu eserlerinin ne kadarının belgelendiği konusunda bir araştırma yapmak gerekir. Bölgede Med ve Pers etkisi de MÖ beş yüzüncü yıllarından itibaren görülmeye başlanıyor. Pers ordularının Anadolu’ya giriş kapısı da büyük bir olasılıkla Doğubayazıt üzerinden olmuştur.
Güneşin İlk Işığı: Doğubayazıt’ın Bilinmeyen Tarihi | Nuri Dadak – Academia.edu
RAPOR 13-Doğubayazıt Rp_.pdf (hegemvakfi.org.tr)
Tendürek dağına tırmanırken bölgedeki kanlı savaşları düşünüyorum. Rahip kralların yönettiği kiralık askerlerden oluşan ordular karşı karşıya geliyorlar. Kimin askeri çoksa onun kazandığı göğüs göğüse yapılan savaşlar bunlar. Tanrılar adına yapılan kanlı savaşlar. İran sınırını görüyoruz. Gözetleme kulelerindeki askerleri hayal meyal görüyoruz. Şimdi bu satırları yazarken sınırlardan kalabalık gruplar halinde tek sıra halinde ellerini kollarını sallayarak geçen Afganların nasıl olup ta sınırdaki bu tam teçhizatlı gözetleme kulübelerinde görev yapanların dikkatini çekmediğini anlamak çok zor. Eğer bu bir uluslararası anlaşma gereği yapılıyorsa bu pasaportsuz kayıtsız geçişler ne amaçla organize ediliyor acaba? Sosyal medyada yer alan videoların kurgu olduğunu iddia eden yetkililere acaba kim hesap soracak? Bu bölgedeki insanların büyük bir çoğunluğu işsiz. Geçim derdi en büyük problem. Bu sınırdan geçen askerlik yaşındaki Afgan gençlerin kaç kişi olduğunu bilen var mı? Bu sivil giyimli yabancı orduyu bu topraklara kimler hangi amaçlarla sokuyorlar. Sınırları korumakla yükümlü kamu kurumları hangi çıkarlar uğruna bu illegal geçişe izin veriyorlar? Halkın vergileriyle ayakta duran TSK neden sınırlardaki görevini yapmıyor?
Bu soruların cevabı maalesef medyada yer almıyor. Soruları kabul edip cevaplama sorumluluğu taşıyan kamu görevlisi de yok. Ama hamaset nutuklarıyla akılları karıştırma konusunda bu kamu görevlilerinin de üstüne yok.
Türkiye sınırına gelen Afgan göçmenler: Geri dönmek dışında her şeye hazırız – YouTube
Türkiye’ye gelen Afgan göçmenler: “45 gündür yoldayız” – YouTube
Sınırdan Geçen Mülteciler Yuh Artık Dedirtiyor! – YouTube
Türkiyeye kacak gelen AFGANLAR 😱 – YouTube
Kar fotoğrafları çekmeye geldiğimiz bu bölgede çok farklı gerçeklerle yüz yüze geliyoruz. Bacası bile tütmeyen kerpiç yapılar, fakir fukara ahali ve adı sanı olup da işlevi olmayan kamu kurumları. Fay hatlarına, dere yataklarına kurulmuş derme çatma çok katlı ucube yapıların üst üste yığıldığı kentler. Zenginleşen siyasiler fakirleşen halk. Beterin beteri var demek ki bu Afganlar ülkelerini ele geçiren hangi dinden olduğu bile anlaşılmayan fanatik dindarlara direnemeyip kaçıyorlar. Bu bölgede yobaz dindarlığı fonlayan istihbarat öyküleri Hollywood filmlerine defalarca konu oldu.
TV dizileri yapıldı. Yapılmaya da devam ediyor. Afganistan’ın çözülemeyen cazibesi bu sınırlardan kaçak olarak akın eden gençlere aşikâr olmuyor demek ki. Ortadoğu bölgesinde saçma sapan işler oluyor. Güç savaşları bu yüzyılda icat edilmedi. Hep vardı. Doğubayazıt tarihi bu güç savaşlarının en belirgin örneklerinden birini oluşturur. Aslında iki bin yıldır sürekli olarak el değiştiren kaleleri ile bu toprakların tarihi her yüz yılda bir değişim yaşamıştır.
Ağrı dağının eteklerinde yukarı Murat adı verilen ovada dağlar: Ağrı Dağı 5165, Tendürek Dağı 3542 m. arasında yer alan bugün Ağrı iline bağlı bir vilayet olarak açıklanan Doğubayazıt ahalisinin etnik yapısı büyük oranda Zaza ve Kürtlerden oluşur.
ZAZALAR: Zazalar kimdir? Zazaların Tarihi – Mitolojik Kaynaklarda Zazalar (mardinlife.com)
Kentin tarihinde iniş çıkışlar dikkat çekici. MÖ. 300 senelerinden itibaren Pers, Roma, Arsak, Arap, Bagrat, Bizans, Selçuk, Anışedat, Sökmen, Timur, Cengiz, İlhan, Celayir, Esinoğulları, Karakoyunlu, Akkoyunlu, Safevi, Osmanlı, Zilan Kürt beyleri,vb. gibi sürekli el değiştiren bir yer olmuştur. Büyük bir olasılıkla Trabzon limanına bağlanan ticaret yolunun üzerinde olması itibariyle gümrük vergileri açısından cazip bir gelir kaynağı idi.
Bir gece kalacağımız otele yerleşiyoruz. Otelde Çanakkale’den bize katılan bir araç daha var. Dört amatör fotoğrafçı katılımı ile grubumuz büyüyor. Doğubayazıt’ın iki önemli turizm kaynağı var. Birincisi İshak Paşa Sarayı, ikincisi ise Ağrı dağı. Ertesi sabah erkenden İsak Paşa sarayına hareket ediyoruz.
Tarihte. İshakpaşa. Sarayı – PDF Ücretsiz indirin (docplayer.biz.tr)
Türk işi restorasyon! – PDF Ücretsiz indirin (docplayer.biz.tr)
Hava koşulları fotoğraf için ideal değil ama yine de orada olmak sarayın kuş bakışı fotoğrafını çekmek uzun bir süredir yapmak istediğim bir şeydi. Zemin karlı ve buzlu olduğu için kayalara tırmanmaktan vaz geçiyorum. Kuşbakışı çekim planı iptal. Sarayın restorasyonu yıllardır tartışılır durur. Liyakatsiz kültür bürokratlarının restorasyon işinden anlamayan güçlü siyasi bağlantıları olan birilerinin üç ay önce kurdukları şirketlere ihale ettikleri inşaat neredeyse on yıl sürdü. Anadolu’da bir çok yerde olduğu gibi burada da yanlış restorasyon yapıldı. Cam tavanlar kullanıldı, yapıyla uyumsuz taş malzemeyle ortaya bir kepazelik şaheseri çıktı. Şimdi biz bu kepazeliğin fotoğrafını çekmek için 1500 kilometre yol geldik. Kamera her falsoyu görüyor. Renk kaymalarını, geometrik sapmaları ve diğer anomalileri.
Tarihe ‘Sac’ Ekildi | Yapı (yapi.com.tr)
Çıldır beylerinin Ahıskalı taş ustalarına 1600 yıllarında inşa ettirdikleri sarayın siyah taşları Ağrı dağından beyaz taşları ise Kotiz köyü taş ocaklarından getirilmiş. Restorasyonlarda da bu detaylara dikkat edilmediği bir gerçek. Anadolu’da birçok yerde gördüğümüz bu restorasyon rezaletleri değil mi beni doğanın insan ayağı değmeyen yerlerini aramaya yönlendiren?
Şimdi burada da arkamı İshak Paşa sarayına ve çarpık yapılaşmanın en iyi örneklerinden biri olan Doğubayazıt kent merkezine arkamı dönüp sarp kayalıklarıyla dağların fotoğraflarını çekiyorum. Sarayın hangi açıdan çeksem yine de o istediğim fotoğraf olmuyor. Büyük bir olasılıkla kayalara tırmanıp da çeksem o cam çatılar parıl parıl parlayacak.