web analytics

Uşak yolu üzerinde bulunan tarihi bir köprüyü fotoğraflamak amacıyla köy yollarına sapıyorum.

Karahallı köyü civarında kral yolu üzerinde  Banaz çayı üzerinden kervanların geçişini sağlamak amacıyla 2500 yıl önce yapılan bir Frigya eseri olduğunu Vikipedi’den okuyorum.[1] Yüzeysel bir bilgi bana kalırsa. Kültür portalında biraz daha bilgi var.[2] Tarihi bilgilere ilaveten gittiğimizde ciğer kebabı yememizi tavsiye ediyor. İşe yarar tek bilgi “Pepauza Antik kentine su taşımak için yapılan” önermesi. Acaba doğru mu? Kültür portalı bu bilgiyi nereden buldu acaba?

Köprüyü gördükten sonra yine o tanıdık düş kırıklığı şarkısını duydum. Restorasyon felaketine uğratılan köprünün beton canavarına yok ettirilen orijinalliğinin hesabını verecek tek bir sorumlu bile bulmak mümkün değil ne yazık ki.

Köprünün bulunduğu yeri “mesire alanı” haline getiren belediye yürüyüş yolları, kafeterya, tuvaletler, piknik masaları yerleştirerek su kenarı aşığı ahaliyi memnun etme yoluna gitmiş. Becerikli bir peyzaj mimarının fikri olsa gerek; Karahallı HES’den bir boru uzatılarak Banaz’dan çaldıkları suyun bir kısmını köprü yanından 17 metreden aşağıya şelale görüntüsü vermek amacıyla bırakmışlar. Benim bildiğim kadarıyla kanun gereği HES, aldığı suyun sadece belirli bir yüzdesini bırakıyor. O da keyfi isterse.  

Pepauza antik kenti anladığım kadarıyla Karahallı civarında Blaundus antik kentinin bulunduğu bölgede olması ihtimali var. Her iki antik kentin kuruluş tarihleri arasında yüzlerce yıl fark olması gerek. Belki de Blaundus kenti Pepauza antik kenti üzerine kuruldu. Bilinmeyenler arasında dolaşıp duruyoruz. Öncelikle Clandras köprüsünün Frig mi yoksa Roma uygarlığının bir eseri olup olmadığına bakmalıyız. Benim bildiğim kadarıyla su yolları, köprüler Roma döneminde yapılmaya başlandı. Frig döneminde köprü yapıldığını hiç duymadım. Dünya köprüler tarihinde de Roma öncesi köprü referansı yok. Bana kalırsa Clandras köprüsünün Frigler tarafından yapıldığı (2500 yıl önce) ispata muhtaç bir önerme. Su kanalları ve köprüler konusunda ilk mühendislik hesaplarını da Roma döneminde görüyoruz. Bana kalırsa Clandras köprüsü Pepauza kentine su getirmek amacıyla Romalılar tarafından yapıldı. Bu önermeleri ispat etmek için belge gerekli. Köprünün kilit taşının kaybolduğuna da inanmıyorum. Büyük bir olasılıkla kilit taşı üzerinde ne zaman ve kimin tarafından yapıldığının kazındığı bir taştır. Tarihi eser kaçakçıları tarafından büyük bir olasılıkla çalınan kilit taşı kim bilir şimdi nerededir? Karadeniz ve Doğu Anadolu bölgelerindeki köprülerin kitabeli kilit taşlarının da çalınmış olduğu düşünülürse 16. Yy. dan itibaren Anadolu’nun antik mirasını yağmalayanların bu kilit taşlarını da kaçırmış oldukları düşünülebilir. Bu durumda Uşak üniversitesinin değerli arkeoloji hocaları köprünün Frigya döneminde yapıldığını  söylüyorlarsa ve bu tüm Uşak literatürüne böyle yansıyorsa söylenecek bir şey yok. Ama ispat için belge sunmaları gerekiyor. Belediye köprüye beton dökerken acaba hocalara sormuşlar mıdır? Wikipedia’nın İngilizce versiyonunda köprünün bir su kemeri olduğunu ve Roma döneminde yapıldığını açıklıyor.

 Cilandiras Bridge – Wikipedia

Anadolu’da tüm su yollarını ve köprüleri yapanların  Romalılar olduğuyla ilgili yeterli belge bulunmaktadır. Örneğin Aizonai antik kentine Çavdarhisar kasabasının içinden geçerek gidiliyor. Aracın GPS cihazı beni Roma köprüsünün bulunduğu yere götürdü. Köprü her taşıyla Romalı olduğunu söylüyor. Harap durumda bir mimari şaheser. Hemen hemen bütün antik kentlerdeki eserlerin Roma döneminden olduğunu söyleyebiliriz.

Pepauza antik kentine dönersek. Bu kentin Erken Hıristiyan inancında olanların yerleştikleri bir kent olduğunu söylemek gerekir. MS. 2. Yüzyıla tarihlenen dönemde Montanizm akımı daha doğrusu inancının filizlenip büyüdüğü dönem olarak biliniyor.

Montanism – Wikipedia

CATHOLIC ENCYCLOPEDIA: Montanists (newadvent.org)

“Schismatics of the second century, first known as Phrygians, or “those among the Phrygians” (oi kata Phrygas), then as Montanists, Pepuzians, and (in the West) Cataphrygians. The sect was founded by a prophet, Montanus, and two prophetesses, Maximilla and Prisca, sometimes called Priscilla.”

 Katolik ansiklopedisi bu akımı Frigler, Pepuzalılar ve daha bir çok isimle anıyor. Ayrılıkçı bir akım olduğunu da belirtiyorlar. Montanus adlı birinin peygamber rolünde iki kadın peygamberin de Maximilla ve Priscilla olduklarını belirtiyor. Aradan geçen zaman içinde Hıristiyanlık dünyasında çok şey oldu. Birçok ayrılıkçı akım ortaya çıktı. İnanç dünyasında hemen hemen her dinde olan ayrılıkçı hareketlerdir bunlar. Bu konuda ilahiyatçı bir bakışı da aşağıdaki linkte meraklı okuyucu için bırakıyorum:

10147 (dergipark.org.tr)

 Hırıstıyanlık Tarihi.docx (live.com)

Pepauza kentinin kuruluş tarihi her ne kadar İskender dönemi öncesine dayansa da Blaundus kadar gelişememiştir. Bunun nedeni de kent halkının erken Hıristiyan akımlarına maruz kalmasıdır. Montanizm akımının müritleri oraya yerleşirler.  M.S. 165-550 yılları arasında yaşayan bu mezhebin mensupları Hz. İsa’nın gökten bu kente ineceğine ve tüm kötülükleri ve dinsizleri yok edeceğine  inananların da bu olayı Ömerçalı Dağından izleyecekleri varsayımı vardır.

Derin bir vadinin dibine kurulan kentin Blaundus’lularca yok edildiği ileri sürülmektedir. Konstantin’in Hıristiyanlığı resmi din olarak kabul ettiği MS.330 yıllarına kadar Hıristiyanlar her yerde baskı ve zulüm görmüşlerdir. Özellikle dağlık, derin kanyonlar ve yollardan uzak yerlerde kayaları oyarak yerleşen erken Hıristiyan müritlerinin izleri bugün Kapadokya’dan Kula’ya kadar tüm derin vadilerde görülebilir. Murat dağının da önemli bir rol oynadığını belirtmek gerekir. Antik çağda kent kurucular ve mimarlar dağın eteklerinde olmanın avantajlarını çok iyi biliyorlardı. Öte yandan günümüzdeki uygulamanın aksine akarsu kenarlarında tarım yaparak daha fazla verim alacaklarını da biliyorlardı. Aşağıdaki haritada Murat dağı etrafında kurulan antik kentleri görüyoruz: Harita Murat Dağı makalesi için Google earth de  Dr. Öğr. Üyesi Harun Oy, (Ordu Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü) tarafından oluşturulmuştur.  

 Clandras köprüsüne dönersek: Benim fotoğrafını çektiğim köprünün Frig mimarisiyle hiçbir bağlantısını göremediğimi söylemeliyim. Bizim köprü dediğimiz aslında bir su kanalı olarak inşa edilmiş. İncelendiğinde su kanalı kalıntılarını görmek mümkün. Frigler su ihtiyaçları için daha çok yağmur suyunu topladıkları kuyuları kullanmışlardır. Bunların örneklerini Frig yerleşkelerinde görmek mümkündür. Örneğin Yazılıkaya kalıntıları arasında birçok su kuyusu bulmak mümkündür. Ama su kanalı Roma mimarisinin bir unsurudur. Roma döneminde (M.S. ikinci Y.Y.) yapıldığı tahmin edilen su kemeri yaklaşık 1 Km. ilerideki Antik Pepauza Kentine su taşıyan kanalların başlangıcında yer alır. Kayalara kazılarak oluşturulmuş bulunan su kanalları günümüzde belirgin bir şekilde takip edilebilmektedir.[3]

Kahverengi tabelaları takip ederek Clandras Köprüsü mesire yeri’ne ulaşıyorum. Belediye zabıtası hemen park parası ve giriş ücreti olarak yüksek bir meblağı talep ediyor. Ödeyip içeri giriyorum. Betonlaşma buralara kadar yayılmış. Akarsuyun bir yanını betonlayarak bir platform oluşturmuşlar. Kafeterya, tuvalet ve idari binaların yer aldığı beton platforma birkaç  piknik masası konmuş. Masalara oturanların tarihi köprüyü görmeleri düşünülmüş. Ulu çınar ağaçlarının yer aldığı akarsu kenarlarına ahşaptan korkuluklu yürüme yolları yapılmış. Köprünün üzerine çıkmak isteyenler için de ayrı bir yürüyüş yolu yapılmış. Köprünün altından akan Banaz çayını görünce şaşırıyorum. Ege Bölgesinin en büyük akarsuyu olan Büyük Menderes nehrinin kuzeyden aldığı en önemli kol olan Banaz çayı Murat Dağı’nın zirveler bölgesi ve güney yamaçlarındaki kaynaklarla besleniyor. Burada gördüğüm Banaz çayı küçük bir dere gibi akıyor. HES canavarı onun da sesini kesmiş anlaşılan. HES yetkilileri halkı uyutmak adına büyük bir olasılıkla bu köprüyü ve yürüyüş yollarını yaptılar. Onunla da yetinmeyip bir bor ile köprü yanından su akıtarak bir şelale görüntüsü oluşturmuşlar. Köprünün restorasyonunda arkeolog kullanılmadığı özensiz beton kaplamalar ve korkuluk demirlerinden anlaşılıyor. Tarihi Roma köprüsünün betonlanmasına izin veren yetkilileri tahmin etmek çok kolay. Öncelikle bu “Frig köprüsü” tanımının değiştirilmesi gerekir. Köprünün bir su kemeri olduğu ve su kanallarının da restorasyonuyla 1 kilometre ilerde yer alan antik kente su taşımak için yapıldığı da kilit taşı ve kitabe bulunarak ispatlanmalıdır. Bunun gerçekleşmesi hemen hemen imkânsız. Nedeni de  “sayın” halkımız. Su kenarında mangal yapıp serinlemekten  öte bir talepleri olmadığı için de köprünün tarihi onların ilgisini çekmiyor. Yerel idareler süslü laflarla yalan yanlış bilgileri etrafa saçıyorlar ama HES sahipleri, taş ocağı sahipleri, maden arama şirketleri neyin ne olduğunu çok iyi biliyorlar.

Belirgin bir çevre politikası olmayan iktidarların ve yerel idarelerin bu kadar cüretkar olmasının sebebi, halkın çevre konularına değil de ekonomik çıkarlarına önem vermesidir. Kişisel çıkarı olmayan vatandaşın çevre konularında söyleyecek sözü ve bilgisi de yoktur. Ormanların yok edilmesi, akarsuların denizlerin kirletilmesi eğer bir şahsi çıkarı yoksa umurunda değildir “sayın” halkımızın. Çıkarı neredeyse yüzünü o tarafa dönmenin getirisini iyi bilmektedir. Seçimlerde oy verirken de kim bana ne verir hesabını yaparak oy verir. Bu halkın ideallerini, düşlerini ve geri kalan şeylerini kim ne zaman yok etti anlamak mümkün değil.

Cep telefonlarına indirilebilen “Benim Ormanım” programı “Ekoturizm” alanlarının listesini yayınlıyor. Orada “Clandras Pepouza Antik Kenti ekoturizm alanı” Buradaki yürüyüş parkuru (7,863 metre) ve bölge tarihçesi anlatılıyor. Genel bilgi veriliyor. Köprünün Roma döneminden kalma olduğundan da söz ediliyor.

 (1) Video | Facebook

  PEPOUZA ANTİK KENTİ | Kültür Portalı (kulturportali.gov.tr)     

 Pepuza (karahalli.gov.tr)

Pepouza kenti konusunda bilgilerimiz çok sınırlı. Kybele gizemlerinin yüzlerce yıl etkisi altında yaşayan Friglerin zamanla kral yolundan gelip geçen kervancılardan aldıkları haberlerle dünya görüşlerini oluşturdukları söylenebilir. Frig rahipleri arasından Montanus’un tapınakta verdiği vaazlar giderek halkın ilgisini çekmeye başlamıştı. MS. 130 yıllarında Pepauza’da tanrının yer yüzüne ineceğini anlatan Montanus’un kısa süre içinde etrafına topladığı müritlerle Montanist mezhebini kurmuştur. Yanında da iki Kybele rahibesi bulunuyordu.  Kutsal Ruh’un içinde konuştuğu Maximilla ve cin çıkarmakla meşhur olan Priscilla. İki kadın Montanist olunca kocalarından boşanmışlar Montanus’la birlikte yaşamaya başlamışlardır.  Hareketin en önemli merkezi olan Pepuza aynı zamanda rahibe Priscilla’nın doğduğu yerdir. Rahibe  Maximilla’nın doğum yeri olan Tymion da önemli bir dini liderdir. Bir başka rahibe olan  Quintilla’nın da çevresi geniştir ve  Montanist hareketin kadın peygamberlerinden biri olarak kabul edilir.  İsa’yı parlak kadın kıyafetleri içerisinde gördüğünü anlatarak tüm Frigya beldelerinde  ünlenmiştir.[4]  Montanus’la kadın peygamberler Priscilla ve Maximilla, Kutsal Ruh’la sürekli konuştuklarını, son vahyi getirdiklerini iddia etmişlerdir. Böylece onlar İsa’nın çok yakın bir zamanda Pepuza kentine ineceğini ve insanların  oruç tutarak  buna hazırlanmalarını söylemişlerdir. Hıristiyanlık inancının “heretik” hareketlerinden kabul edilen Montanist hareket Roma imparatorluk topraklarında hızla yayılmıştır. Yaklaşık 600 yıl etkisini sürdüren hareket çok küçük bir grubun içine hapsolmuştur. Bu konuda bir akademik makalenin linkini meraklı okuyucu için bırakıyorum:

(99+) Montanizm’in Ortaya Çıkışı | Türkiye Lisansüstü Çalışmalar Kongresi – Academia.edu

Köprünün( su kemerinin)  iki kaya arasında tek kemerli olarak Roma stili yapıldığı çok açık. Yüksekliği 17 metre uzunluğu 24 metre olan köprünün sonbahar fotoğraflarını çekmek çok keyifliydi. Artık suyu iyice azalan çayın (Banaz) bir zamanlar çok daha coşkulu aktığı çok açık.


[1] Clandras Köprüsü – Vikipedi (wikipedia.org)

[2] CLANDIRAS SU KEMERİ | Kültür Portalı (kulturportali.gov.tr)

[3] BLAUNDUS ANTİK KENTİ VE CLANDRAS SU KEMERİ – Tarih | Altınrota (altinrota.org)

[4] Epiphanius

Clandras Köprüsü

Post navigation