Avrupa Bayanlar Profesyonel Golf Turu 2012 sezonu Antalya etabı geçen hafta Antalya National Golf Club’da oynandı. Dört gün süren turnuvanın galibi geçen yılın şampiyonu Christel Boeljon oldu. Turnuvanın ilk günü çekişmeli geçti. İlk günün galibi Pernilla Lindberg son iki çukurda üst üste hatalar yaptı.
Öne geçen Boeljon istikrarlı oyunuyla en yakın rakibi ile farkı dört puana kadar çıkardı. Avrupa’nın önde gelen bayan golfçülerinin katılımıyla çok renkli geçen turnuva, futbol lig finalinin gölgesinde kaldı. Galatasaray’ın şampiyon olmasıyla sona eren futbol ligi, bu yıl bir çok skandala sahne oldu. Milyonlarla ifade edilen taraftar destekli takımların idarecilerinin adlarının karıştığı “şike” iddaaları ligin tadını kaçırmadı desek yalan olur. Medyanın da taraf olduğu bu iddaalar bilet parasını ödemekten ve tuttuğu takımı desteklemekten gayri bir hatası olmayanları derin üzüntülere gark etti. Bu sahtecilik suçlamaları aylar boyunca medyanın gündemini oluşturdu. Sonuç bildirisinde TFF şike idaalarına ilişkin bir karar verdi. Bu kararın ertesinde filnaller oynanmaya başladı. Sahada oyuncuların ve idarecilerin hakemlere uyguladığı taciz ve baskı medya tarafından sürekli alkışlandı. Bu alkışların gıdasıyla beslenen taraftardan şimdi de “FAIR” davranmasını bekleyenler var. Bu mümkün mü? Sporun ve giderek futbolun etik değerlerinin sürekli ayaklar altına alındığı bir ortamda taraftarın nasıl davranması beklenebilir ki? taraftarı eğiten ve bu hale getiren medya bu anlamda sorumluluk da almak istemiyor. Bir ego bulamacı haline getirilen taraftar spor ilişkisi giderek biber gazlarının sıkıldığı, coplamaların tacizlerin uygulandığı ortamlara taşındı.
İşte bu futbol olayına yoğunlaşan taraftarların hiç bilmedikleri bir sporu izlemeleri de beklenemezdi. Doğada sadece kendi teknik gücüyle ve kelimenin tam anlamıyla “Fair” bir müsabaka çıkaran golfçülerin katıldığı bu turnuva bu anlamda izleyicisine huzur veren bir spor olayıydı. Toros dağlarının gölgesinde tarihi fıstık çamlarıyla çevrelenmiş doğa cenneti golf sahasında kuş cıvıltıları arasında huzurlu bir müsabaka seyretmenin keyfini hiç bir şeye değişmem. Futbolun fair olmayan tipini sevmiyorum. Şımarık futbolcuların özürleri kabahatletrinden büyük bir saldırhganlıkla hakemleri taciz etmesini, taraftarın gözlerinden ateş saçarak sahaya maddeler atmalarını, isterik haykırışlarını, küfürlerle dolu marşları sevmiyorum.
Pazar günü büyük bir çoğunluğu katılımcıların yakınları ve civar otellerde kalan turistlerden oluşan seyirci kitlesiyle çukur çukur turnuvayı izliyor, fıstık çamlarının gölgesinde Bey dağlarından esen rüzgârın tenimize dokunuşunu huzurla özümsüyordum. İki yıldır golfe bir kaç nedenle ara vermiştim. Dört yıldır da National Kulübe gelmemiştim. Üyesi olduğum National’e gelmek beni oldukça heyecanlandırdı. Sahayı çok değişmiş buldum. Dört yıldır görev yapan yeni saha müdürünün her çukuru elden geçirdiği, bitkileri ve göletleri yeniden tasarladığı belli oluyordu. Bazı “green”lerde genişletme çalışmaları yapılmıştı. Çıt çıkarmadan oyuncuları izleyen belli ki golf oynayanlardan oluşan seyirci kitlesiyle hareket ediyoruz. Her detayı düşünülerek organize edilen bu turnuvada seyircilere ilişkin komutları vermek üzere görevliler yerlerini almışlardı. Görevlilerin tutukları işaretler İngilizce: “Quite Please” , “No Cameras”, “No Phones”. Genellikle golf seyircisi kurallara uyum gösteriyor. Oyunun ana teması zaten “Kurallara Mutlak Uyum ” .
Organizasyonu sağlayan LET, hiç bir tartışmaya yer vermeyecek kusursuzlukla olayın profesyonel kalitede gerçekleşmesini sağlam ıştı. her çukuru ayrı ayrı dolaşarak oyuncuları izlemek çok hoştu.
Özellikle Kuzey Avrupa ülkelerinden gelen bayan golfçülerin kusursuz fiziklerinin de turnuvaya ayrı bir renk kattığını söylemeliyim.